Arzu kendine hakim olamayarak bir çığlık daha attı: - Aman Allah'ım, Coşkun, neler söylüyorsun sen? Genç adam başını salladı: - Evet Arzu, Akif Ünlüer benim babam... Yıllar önce annemin ölümünden beni sorumlu tutarak yüzümü bile görmek istemeyecek kadar nefret etmiş benden. Genç kız kulaklarına inanamıyordu. Gözleri iri iri açılmıştı: - Bunu nasıl öğrendin? *** Coşkun olanı biteni başından anlattı. Sözlerini bitirdiği zaman Arzu gözlerini dikmiş şaşkın bir şekilde bakıyordu genç adamın yüzüne: - İnanamıyorum, gerçekten inanamıyorum, aynı film gibi... Coşkun saatine baktı: - Sekize geliyor Arzu, haydi gidelim, zaman içinde sindirebiliyorsun bu olayları. Ama öfkem zaman geçtikçe daha da kabarıyor. İyi ki beni Yahya Babamlara vermiş diye düşünüyorum, Müşerref Annem de Yahya Babam da bulunmaz insanlar. O cahil halleriyle bana sahip çıkmışlar ve hiçbir art niyetleri olmadan beni büyütmüşler. Onların hakkını ödeyemem asla ve ben onları hayatımın sonuna kadar öz anne ve babam olarak benimseyeceğim. Hesabı ödeyip çıktılar. Arzu çok sarsılmıştı. Yaslandı genç adamın koluna, otoparka doğru yürüdüler. Arzu'nun elleri titriyordu arabayı çalıştırırken: - Ne yapacaksın şimdi? - Konuşacağım Akif Beyle, parasını iade edeceğim... Buradan tayinimi isteyeceğim. Onunla aynı ortamda bulunamam artık. Arzu yutkundu: - İki hafta sonra imtihana gireceksin Coşkun... - Boş ver imtihanı falan, bu adamın kürsüsünde her gün onu görerek bu görevi yapamam, beni anlıyorsun değil mi? Arzu başını salladı "evet" anlamında: - Haklısın canım, çok haklısın... Hastaneye geldikleri zaman saat sekiz buçuk olmuştu. Arzu genç adama yaklaştı: - Bana ihtiyacın olursa hemen çaldır telefonumu. Serviste olacağım. - Tamam canım, haber vereceğim. Hızlı adımlarla odasına yürüdü. Önlüğünü giydi, yanına para dolu çantayı aldı, koridora çıktı. O sırada servis hemşiresi yanına geldi: - Akif Hoca sizi odasından bekliyor Doktor Coşkun Bey!.. > DEVAMI YARIN