Nihal masanın üzerindeki evrakları toparladıktan sonra çekmeceye kaldırdı ve dolabı kilitledi. Işığı söndürüp odadan çıktı. Belediyeye ait huzurevinde işe başlamasının üzerinden yedi sene geçmişti. Ahmet Nejat ilkokul ikinci sınıfa gidiyordu artık. Sığınma evinden ayrıldıktan sonra kirası bütçesine uygun bir ev tutmuştu genç kadın. Sibel Hanımın da yardımıyla evini döşemiş, düzenini oturtmuştu. Bir süre sonra Servet Hanım da yanına gelip yerleşmişti. Diğer oda arkadaşlarından Gülsüm kocasına, çocuklarına geri dönmüş, Vasfiye ise kumarbaz olan kocasının karıştığı bir kavgada bıçaklanarak öldürüldüğünü öğrenince köyüne gitmişti. Ara sıra İzmir'e geliyor, Nihal'de kalıyordu. Sağlam dostluklar kurulmuştu aralarında. Nihal kazandığı parayı yetirmeye çalışıyor, oğluna verebileceğinin en iyisini verebilmek için gayret ediyordu. Geçmişini arkasında bırakmıştı. Hiç düşünmemeye çalışıyor, gözlerini hep ileriye çevirmeye gayret ediyordu. Yine de zaman zaman Ahmet Nejat'ın doğduğu gün gazetede gördüğü haberi kesip sakladığı yerden çıkartıp derin düşüncelere dalıp gittiği oluyordu. Nejat'ın ara sıra sorduğu sorulara geçiştirme kabilinden cevaplar veriyordu. Küçük çocuk aklı ermeye başladığından beri babasını soruyor, annesinin ailesiyle ilgili bir şeyler öğrenebilmek için çabalıyordu. Bir gün önce Servet Hanım, Ahmet Nejat ve kendisi akşam yemeğinden sonra çaylarını içerken açılmıştı konu. Ahmet Nejat çocuk saflığıyla birden bire soruvermişti: - Anne, babam ne iş yapıyordu? Nihal dudaklarını ısırarak göz ucuyla Servet Hanıma bakmıştı. Ondan sonra tedirgin bir şekilde konuyu değiştirmeye çalışmıştı: - Sen ödevlerini yaptın mı bakayım? Haftaya öğretmeninle konuşmaya geleceğim. - Hepsini yaptım anne, ne zaman istersen gel... - Tamam, şimdi yatağa... Sabah erkenden kalkıyorsun, uykusuzluk zihnini kapatır... Ahmet Nejat hiçbir şey söylemeden kalkmış, önce Servet Hanımı, sonra da annesini öperek yatağına gitmişti. Servet Hanım onun yattığından emin olduktan sonra Nihal'e döndü: - Nereye kadar kaçacaksın kızım? Bu çocuk iyice büyüdüğü zaman tatmin edici bir cevap bekleyecek senden. Ömür boyu saklayamazsın... Nihal içini çekmişti: - Ne anlatabilirim ki Servet Teyze?... Senin babanın senin varlığından bile haberi yok mu diyeyim? - Bir şeyler söylemek zorundasın kızım, neden gerçeği anlatmayı denemiyorsun? Bak ben bile bilmiyorum Ahmet Nejat'ın babasının kim olduğunu... Benimle bile konuşmadın hiç. Bu sırrı kendinle birlikte mezara götürmeye kararlısın anlaşılan... Nihal gözlerini kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra âdeta fısıldayarak cevap vermişti: - Kim olduğunu bilmenin kime ne faydası var ki! Hayatımda sonunu düşünmeden yaptığım bir hatanın bedelini ben ödedim. Oğlum da ödüyor, daha fazla insanı da bunun içine dahil etmenin anlamı yok. O evli şimdi. Bir ailesi var. Bir düşün Servet Teyze, gerçeği öğrense ne olacak? Belki aile hayatı allak bullak hale gelecek... Bu sadece onun hatası değil, benim de hatam. Hayatım boyunca kindar olmadım ben. Bilmiyorum, belki bir çocuğu olduğunu öğrenseydi böyle olmazdı. Belki de olurdu. Bazı şeylerin boşlukta kalması daha iyi. Ben onunla ilgili sayfayı seneler önce kapattım... > DEVAMI YARIN