Yalçın mutfakta bir tepsinin içine hazırladığı enfes kahvaltıyı karısına götürürken bir yandan da bütün sevimliliğiyle şarkı söyler gibi bağırıyordu: - Dünyanın en güzel kadınına, sevgiyle hazırlanmış bir kahvaltı geliyooor... Benim Prensesim gözlerini açsın, onu ne çok sevdiğimi görsün... Prensesiiiiim, canııııım... Neslihan uykulu bir şekilde vücudunu gerdi ve gülümseyerek açtığı gözlerini kırpıştırdı: - Yalçın! Delisin sen... - Hayatım sana kahvaltı getirdim. Haydi bakalım otur, birlikte yapalım... Neslihan başını pencereye doğru çevirdi: - Ayyy, havaya bak!.. İnsanın içinden yataktan çıkmak gelmiyor... Bugün de kuaföre gidecektim... Yalçın gülümsedi: - Gidersin hayatım yine. Bir taksi çağır... Omuzlarını silkti genç kadın. İki senelik evliydiler. Yalçın İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirmişti. Askerliğini yaptıktan sonra uzun bir süre iş bulamamış, o dönemde bunalıma girmişti. Okuldan arkadaşı olan Neslihan'la evlenebilmek için babasının şart koştuğu tek şey bir işinin olmasıydı. Şevket Bey iş bulmadan oğlunun evlenmesine karşı çıkıyordu. Sonunda oldukça stresli günler yaşanmış, Yalçın bu günleri bayağı zorlanarak atlatmıştı. Ardından bir muhasebe bürosunda iş bulup Neslihan'la evlenmişti. Orta halli bir geliri vardı ama kazandığı para karısının yaşamak istediği hayat kriterlerine yetmiyordu. Bu nedenle sonunu hiç düşünmeden para harcıyor, son zamanda herkesin başvurduğu kredi kartlarıyla hayatını devam ettiriyordu. Tabii ki gelen gidenden az olunca borç gırtlağı aşıyordu. Daha şimdiden milyarlarca lira kredi kartı borcunun içindeydi. Ama durumunu analiz etmekten uzak, sadece karısının isteklerine cevap vermeye odaklanmış bir hayat sürdüğü için battıkça battığının bilincine varamıyordu. Krediyle son model bir araba almıştı. Onun borcunu ödemekte bile zorlanmaya başlamıştı. Neslihan ise çalışmak istemiyor, son derece lüks şartlarda yaşamayı tercih ediyordu. Oldukça müsrif bir yapısı vardı. Sonunu düşünmeden harcıyor, gerekli gereksiz masrafları yüz milyonları aşıyordu. Yalçın karısını kendisine bağlamak için bu yolu seçmişti. Onun arzularına cevap veremediği takdirde kendisini terk edeceğinden korkuyor, ne kendine ne de ona güveniyordu. Zayıf kişiliği yüzünden yanlış kararlar veriyor, bunların bedelini bir gün gelip ödeyeceğini düşünemiyordu. Gözlerine sanki bir perde inmiş gibiydi. Neslihan kucağındaki tepsiye baktı ve burun kıvırdı: - Taze kaşar yok bu kahvaltıda... Yalçın atıldı: - Bugün hemen alırım Prensesim... Başka ne istersin? Omuzlarını silkti Neslihan şımarık bir şekilde: - Canım istemiyor hiçbir şey... - Ama bebeğim yemezsen olmaz ki... Yağ süreyim mi? Bak güzel salam var. Seversin sen... Dudak büktü genç kadın. İnce uzun yapılıydı. Saçları röfleli, gözleri renkliydi. Sivri bir burnu vardı. Yalçın onun yüzüne sevgiyle baktı. Gözlerindeki hayranlığı görmemek mümkün değildi... > DEVAMI YARIN