Azize masasının üzerindeki evrakları dikkatle inceledikten sonra Harun'a döndü: - Müdür Bey, tereddüde mahal bırakmayacak bir şekilde ifade vermiş. Tutuklama emri çıkar çıkmaz cezaevine gönderileceği kesin. Ben sorgulamasını bitirdikten sonra hemen mahkemeye sevk edeceğim. Harun başını salladı: - Aslında iyi bir çocuk. Yetiştiği ortam, çevresindeki insanlar kurban etmiş onu. Beni etkiledi. Azize gülümsedi: - Bu kadar duygusal olduğunuzu bilmiyordum Müdür Bey! Harun mahcup bir tavırla önüne baktı. Nasıl söyleyebilirdi ki Alper'in öz kardeşi olduğunu... Kader işte... Şu anda, yıllar önce kaybettiği canı kadar sevdiği kız kardeşi de karşısındaydı. Üç kardeş birbirlerini bilmeden birbirlerinin hayatlarının ortasına dalmışlardı. Azize kaşlarını kaldırdı: - Zanlıyı getirmelerini söyledim. Birazdan burada olacak... Harun kendisine gerekli evrakları alıp elini uzattı: - Görüşmek üzere Savcı Hanım. Ben izin isteyeyim. Odadan çıktığı anda iki polis memurunun arasında Azize'nin odasına getirilen Alper'i gördü ve hafifçe gülümsedi. Alper dikkatle bakıyordu onun yüzüne. Karmakarışık bir ifade vardı gözlerinde. Delikanlıyı savcının odasına soktular. Azize başını kaldırıp onun yüzüne baktı. Garip bir duygu kapladı bütün vücudunu. Titrediğini hissetti ama bunun nedenini bilmiyordu. Başıyla işaret etti koltuklardan birini: - Otur bakalım delikanlı... Adın Alper Kaya... Birden durakladı. Hızlı bir şekilde başını kaldırdı ve genç adamın yüzüne baktı. Gözleri çakmak çakmak olmuştu. Kekeledi: - Sen... Sen nerelisin? Alper omuzlarını kaldırdı: - İstanbulluyum. - Baban... Babanın adı ne? - Sermet... Sermet Kaya. Azize kanının çekildiğini hissetti. Bu ismi biliyordu. Kendisinin evlat edinildiği konusunda ailesiyle yaptığı ilk ve son konuşma sırasında Faruk bey söylemişti bu ismi. Bitkin bir şekilde arkasına yaslandı. Dudaklarının arasından "aman Allahım!" diye fısıldadı. Kendisini toparlamaya çalıştı. Delikanlının yüzüne dikkatle baktı. İnceledikçe bu aşina yüzü hatırlıyordu. Soğuk terler dökmeye başlamıştı. - Annen... Peki annen kim, kardeşlerin var mı? Alper omuzlarını kaldırdı: - Bilmiyorum. Babamı biliyorum bir tek. Kardeşim var mı yok mu bilmiyorum. Aklı polis müdürüne gitmişti aniden. Başını öne eğip fısıldadı: - Onları hatırlamıyorum.... Azize yutkundu... Polisin yaptığı sorgunun zabıtlarına ilişti gözü. Altındaki imzaya takıldı gözleri: Narkotik Şube Müdürü Harun Kaya. İliklerine kadar buz kesti o anda... > DEVAMI YARIN