"Görüyorsun işte halimiz ortada!"

A -
A +

Murat hayatı boyunca bir ailenin sıcaklığını özlemiş, düzenli ve sevgi dolu bir ortamda, sorumluluklarını bilerek, mutlu bir hayatı hayal etmişti. Betül'le tanışıp ona sevdalandığı günden beri hayalinde hep onunla mutlu, huzurlu bir yuvayı düşlemişti. Birbirlerine kenetlenerek her türlü zorluğu aşacaklarına inanmıştı. Betül'ün bugüne kadarki yaklaşımları onda bu duyguların yerleşmesine neden olmuş, bütün yüreğiyle inanmıştı. Kendisini ikaz edecek, verdiği kararın artılarını eksilerini önüne serecek kimsesi yoktu. Duygularının da etkisine kapılarak objektif bakması gereken yerlerde bile yüreğindeki sevdanın sesini dinlemiş, dünyayı tozpembe görmüştü. Ama evliliğinin daha ilk günlerinde görüyordu ki yaşadığı ve bundan sonra yaşayacağı olaylar içindeki adını koyamadığı huzursuzluğu daha da artıracak, sıkıntılara neden olacaktı. O gün izin aldığı için karı koca birlikte kahvaltı ettiler. Betül'ün bir gün önce yaptığı alışveriş Murat'ı tedirgin etmişti. Bugüne kadar ağzına bile koymadığı birçok yiyecek sofrasındaydı ve genç adam şaşkınlıkla bakıyordu sofraya. Betül'ün çok para harcadığı belliydi. Yutkundu: - Hayatım, hepsi çok lezzetli şeyler ama bunları devamlı alamayız. Bir gün senin yanındaki para da bitecek, o zaman eski yaşantıma dönmek zorunda kalacağız. Keşke bu kadar abartmasaydın, o parayı daha acil ihtiyaçlarımız için kullansaydık! Betül burun kıvırdı hemen: - Aaa, bir kere ben kaşar peyniri olmadan asla kahvaltı etmem Murat. Hem merak etme, babamla konuşacağım... Murat yüzünü buruşturdu: - Babanla mı? Ne konuşacaksın? Asla onlardan maddi bir yardımı kabul etmem Betül, bu konuları seninle konuşmuştuk sanıyorum. Ben hiç kimseye borçlu kalmak istemem, babanla konuştuğun zaman bizim hayatımızda bir değişiklik olması söz konusu değil... Betül sinirli bir şekilde bağırdı: - Bu anlamsız gururun beni öldürecek Murat!.. Görüyorsun işte, halimiz ortada... Murat ayağa kalktı. Bütün iştahı kaçmıştı: - Bütün bunları bilerek evlendin benimle ama... - Bu kadar da beklemiyordum... İrkildi genç adam. Gözlerini kısarak baktı karısına: - Nasıl yani, sen benim evimi de gördün, yaşantımı da, sana bütün bunlara katlanabilir misin diye sordum ben, senin cevabın da "evet" oldu... Omuzlarını kaldırdı Betül... Sanki o zaman başkaydı demek istermiş gibi dudak büktü. Murat sıkılmıştı. Gidip kanepeye oturdu. Betül küçümser bir tavırla uzattı başını: - Hale bak, evde oturacak yer bile yok. Ev demeye de bin şahit lazım, beni burada yaşatmayı düşünmüyorsun umarım... Haydi asma suratını, gidip oturulabilecek bir yer bakalım... Parasını düşünme... Murat hayretle kaldırdı başını. Ya söylenenleri anlamıyordu Betül, ya da anlamak istemiyordu. Ses çıkartmamayı yeğledi. Tıkanmıştı. Bir iki lokma ekmek ve peynirden sonra canı bir şey istemedi. Oldukça düşünceliydi. Kahvaltı sofrasından arta kalanları bir naylon torbaya dolduran Betül hepsini çöpe attı. Murat dehşet içinde izliyordu karısını. Sanki çok varlıklılarmış gibi müsrifçe davranışlara anlam veremiyordu!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.