Gözleri dolu dolu oldu!..

A -
A +

Özlem eve girer girmez annesinin meraklı ve endişeli bakan gözleriyle karşılaştı: - Çok geç kaldın kızım! Genç kız derin bir soluk aldı: - Selim geldi anne. Biraz konuştuk... O yüzden her zaman bindiğim otobüse binemedim. Behiye Hanım dikkatle inceledi kızını. Onun dudaklarının titrediğini, gözlerinin dolu dolu olduğunu gördü. Gözlerini kıstı. Bu sırada Ferit Bey göründü salonun kapısında: - Güzel kızım mı geldi? Haydi o zaman kurt gibi açım ben... Özlem kendisini güçlükle kontrol ederek annesine döndü: - Keşke beklemeseydiniz beni. Canım hiçbir şey istemiyor. Behiye Hanım yutkundu. Başını kaldırdı ve kararlı bir sesle sordu: - Neler oluyor Özlem? Neyin var senin kızım? Genç kız durakladı. Omuzları hızla inip kalkıyordu. Fısıldar gibi bir sesle olanı biteni tek cümleyle söyledi: - Selim'le ayrıldık! O iş bitti. Ferit Bey ve Behiye Hanım hayretle baktılar kızlarına. Şaşkın görünüyorlardı. Genç kız devam etti: - Bugün akşamüzeri hastane çıkışına geldi ve hayatında bir başkası olduğunu, bu yüzden benimle ayrılmak istediğini söyledi. Ben de mutluluklar diledim. Şimdi ne olursunuz fazla bir şey sormayın. Yemek yemek istemiyorum. Biraz sakin bir şekilde yalnız kalmaya ihtiyacım var. İzin verir misiniz? Ferit Bey karısından önce toparlandı: - Tamam kızım. Odana gidebilirsin. Sen acıkırsan kalkıp bir şeyler yersin. Haydi Behiye, biz yemeğimizi yiyelim. Benim kızım böyle şeyler karşısında sağlam durup çabucak toparlayacak kadar güçlüdür. Genç kız minnetle baktı babasına. Onun yanına gidip başını omzuna dayadı: - Üzgün değilim baba, asla üzgün değilim. Sadece kırgınım ve haksızlık olduğunu düşünüyorum. Garip bir duygu işte. Çabuk atlatacağım bana inanın. Behiye Hanım da yaklaştı baba kızın yanına. Şefkatle okşadı kızının saçlarını: - Biliyorum kızım, haydi sen odana git dinlen. İstersen ılık bir duş yap önce. Daha ferahlarsın. Özlem "olur" anlamında salladı başını. Gözyaşları yanağından aşağıya süzülüyordu. Sevgiyle baktı anne ve babasına: - İyi ki varsınız ve iyi ki benim annem ve babasınız. Yoksa ben ne yapardım? Behiye Hanım sarıldı kızına. Onu bağrına bastı. Kokladı. Ferit Bey ise saçlarını okşadı. Hayatının en kıymetli varlığı olan evladının üzülmesine asla tahammül edemiyordu... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.