Gözlerindeki hüzün aynen duruyordu...

A -
A +

Bir anda bayram yerine dönmüştü atölye. Herkes elindeki işi bırakmış, ona koşmuştu. Hepsine özlemle sarıldı. Patronunun elini öptü: - Bitti patron, geldim nihayet. - Yapma yahu Orhan, ne çabuk geçti böyle seneler. Dur bakayım sana. Yahu zayıflamışsın sen. Bir anda cümlesini tamamlayamadı. Genç adamın saçlarına takılmıştı gözleri. O dalgalı, kumral saçlar şakaklarından itibaren bembeyaz olmuştu. Bu Orhan'ın yüzüne daha farklı, daha ciddi bir ifade veriyor, yaşından çok daha büyük görünmesini sağlıyordu. Dudaklarını ısırdı: - Oğlum, bu ne hal? - İhtiyarladım patron. Ben de farkında değilim, ağardı saçlarım. - Gel hele şöyle, gel bir çay iç. Hay Allah, insan haber verir geleceğini. Bir şeyler yapardık, gelir karşılardık. Orhan özlem dolu bakışlarını gezdirdi etrafta: - Sağol patron, kendim geldim işte. Ömer usta sevinçle atıldı: - Bitti değil mi artık? Ben daha bir ayın var diye hesaplıyordum. - Son bir ay izin. İzini ekledik terhisime. Bir ay sonra askerlik şubesinden alacağım tezkereyi. Çok şükür hayırlısıyla bitirdim. Sizler nasılsınız? Hepsi bir ağızdan konuşmaya başladılar. Her kafadan bir ses çıkıyordu artık. Yan dükkanlardan da duyan koşup geliyor, "hoşgeldin" diyorlardı Orhan'a. Çaylar içildi, sohbetler edildi. Neden sonra herkes işinin başına dönmüştü. Feyyaz bey odasının kapısını kapattı. Koltukta oturan Orhan'a baktı: - Biliyorsun, burada yerin hazır, birkaç gün dinlen istersen, sonra ne zaman istersen gel başla. - Hemen başlarım patron. Ama bir iki gün izin verirsen bir yer ayarlayayım kendime. Minnetle baktı bu iyi kalbli adama. Feyyaz bey onun gözlerindeki hüznün aynen durduğunu fark etti... Orhan o gün akşama kadar kalacak bir yer bulabilmek için dolaştı. Artık tam pes etmek üzereyken Samatya'da küçük bir gecekondu buldu. Bir odası vardı, ve kirası ödeyebileceği kadar ucuzdu. Hiç düşünmeden tuttu. Birkaç parça eşyasını askere giderken atölyenin arka tarafına koymuştu. Hemen döndü tamirhaneye, eşyalarını aldı. Oradaki arabalardan birine yükledi evine getirdi. Gece yarısına kadar evin temizliği ve yerleşmesiyle uğraştı. İşini bitirdiği zaman gece yarısı olmuştu... *** Hem yol yorgunluğu, hem de yaptığı işlerden olacak olduğu yerde uyudu. Hayatının ikinci perdesi başlamıştı artık. İçinde bir hüzün, inanılmaz bir özlemle yaşanacak süresi bilinmeyen bir zaman dilimine girmişti. Ertesi gün ilk işi Mürşide hanıma gitmek oldu. Yaşlı kadın emekli olmuş. İki göz odalı evinde, aldığı emekli maaşıyla hayatını sürdürüyordu. Orhan'ı görünce ağlamaya başladı. Yaşının getirdiği bir zayıflıkla kendini tutamamıştı. Her halinden Orhan'ı çok özlediği belli oluyordu. - Ah benim vefakâr, cefakâr oğlum, hep aklım sendeydi biliyor musun? - Ben de seni çok özledim teyzeciğim. Sana birkaç kere yazdım. Emekli olduğunu tahmin ediyordum. Nasılsın? - Nasıl olayım oğlum, yaşlılık işte.. Yuvarlanıp gidiyorum. Allah'ın takdir ettiği ömrü doldurmaya çalışıyorum. Beni bırak, sen ne yapacaksın bundan sonra? DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.