Gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı

A -
A +

Sofradaki sessizliği bozan Şevket Bey oldu. Yaşlı adamın sesi titriyordu: - Evet biz yemeğimize devam edelim çocuklar... Yalçın dudak büktü: - Ne yapmak istiyor bu kadın anlayamadım. Her bulunduğu ortamda bir problem çıkartıyor!.. Yadigar masadan kalkıp mutfağa gitti. Şefika Hanım mutfaktaydı. Başını kapıdan uzattı. Yaşlı kadının için için ağladığını gördü. Üzüntüyle burkuldu içi. Annesinin yanına yaklaştı: - Anneciğim, üzülme, ne olur senin üzülmene dayanamam ben... Şefika Hanım gözlerini sildi, çaresiz bir şekilde kızına baktı: - Ah Yadigar, ne yapacağımı şaşırdım ben... Baban da haklı, adamın burnuna kadar geldi. Nasıl da heyecanla beklemişti bilsen. Ona da üzülüyorum. Bizim oğlumuz bu mu Yadigar? Tanıyamıyorum Yavuz'u. Sen hatırlarsın, küçükken nasıl da düşkündü babasına, bana... Yadigar ellerini tuttu annesinin. Yanağına sürdü: - Üzülme anne, Yavuz bunu telafi eder mutlaka. Ne yapalım, bizim de bu gelinden yana şansımız buymuş... Şefika Hanım derin bir iç çekmesiyle başını salladı. Kızının başını okşadı: - Sen? Ya sen nasılsın kızım? Senin için de çok üzülüyorum. Bize hiçbir şey anlatmıyorsun ama ben anneyim, her şeyin farkındayım... Neler oluyor senin hayatında Yadigar?!. Yadigar dudaklarını ısırdı. Boğazına düğümlenen hıçkırığa engel olmak için olağanüstü bir çaba harcıyordu. Yine de gözlerinin dolmasına engel olamadı. Kekeledi: - Ben iyiyim anne, bir sıkıntım yok... Şefika Hanım başını iki yana salladı: - Yalan söylüyorsun Yadigar! Biz üzülmeyelim diye yalan söylüyorsun!.. Herkesi inandırabilirsin yanağını kapıya çarptığına ama beni asla inandıramazsın. Suratında beş tane parmak izi var kızım. Bu beş iz benim yüreğimde beş ayrı delik açtı Yadigar... Yadigar başını annesinin göğsüne koydu. Gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Şefika Hanım onun saçlarını okşuyor, ileri geri sallanıyordu. - Çok mu hırpalıyor kızım seni? Çok mu mutsuzsun? Cevap veremedi Yadigar. Boğuk bir hıçkırık fırladı boğazından. - Ağla kızım... Ağla evladım... Ağlamak insanı ferahlatır, ağlamak ayıp değildir, ama bir şeyler yapmak lazım... Bu gidişe bir dur demek lazım. Unutma, bu ev senin evin, sen de bizim yavrumuzsun, her zaman bu evde bir yerin var. Istırap çekmene ne baban ne de ben asla razı gelemeyiz. O adamcağız da farkında her şeyi. Öyle üzülüyor ki bir şey olacak diye korkuyorum!.. Yadigar başını salladı: - Biliyorum anne, her zaman benim yanımda olduğunuzu biliyorum ama bu adamla evlenmeyi ben kabul ettim. Benim hatam bu... O nedenle ben halletmeliyim. Benim yaptığım hataların bedelini sizlere ödetemem. Şefika Hanım korkuyla bağırdı: - Olur mu öyle şey kızım, biz senin annen babanız... Derdimiz de bir, sevincimiz de... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.