Gözlerini kısarak baktı oğluna!..

A -
A +

Şevket Bey ayağa kalkmıştı. Oğluna doğru bir adım attı ama Yavuz hemen masadan bir sandalye çekip oturdu. Yaşlı adam oğlunun gelip elini bile öpmemesi karşısında sarsılmıştı. Şefika Hanıma baktı göz ucuyla. Yaşlı kadın üzüntüsünden dudaklarını ısırıyordu. Olgun bir tavırla yerine geçti adam. - Hayırdır oğlum, sinirlisin? Yavuz dişlerini sıkıyordu: - Sinirliyim baba! Hem de çok sinirliyim. Şevket Bey derin bir nefes aldı. Gözlerini kısarak baktı oğluna: - Konuş bakalım oğlum, seni dinliyorum... Yavuz öfkeyle baktı hem annesine hem de babasına: - Anne sen de geç otur şuraya. Şimdi bana söyleyin, ne alıp veremediğiniz var sizin Tülay'la? Şefika Hanım şaşırmıştı: - Ne olacak oğlum? Biz ne yaptık ki Tülay'a? - Onu hiç sevmediniz zaten. Ben ne kadar güçlükle getirdim onu buraya, baba sen kovmaktan beter ettin beni de karımı da.. Nedir istediğiniz söyleyin de bilelim?!. Şevket Bey sakince dinliyordu oğlunu. Manalı bir şekilde gülümsedi: - Oğlum, sen kör müsün? Ne olup bittiyse senin yanında oldu. Biz senin karına hiçbir şey söylemedik. Ağzına bir tek lokma koymayan o, insan hatır için olsa bir lokma alır. Söyledikleri sözler güzel miydi? Yavuz durakladı. Cümleleri birbirine karışıyordu: - Ne? Ne dedi ki? Bir kere onu sevmediğinizi itiraf edin. Hiçbir zaman sevmediniz. Kabahat bende ki davetinizi kabul edip geldik. Ama bundan sonra karım bu eve adımını atmayacak. Şefika Hanım tıkandığını hissetti. Şevket Bey ise her zamanki sakinliğiyle cevap verdi: - Siz bilirsiniz oğlum... İstersen sen de gelme! Yavuz ayağa kalkmıştı: - Tamam baba, bundan sonra görüşmeyelim. Karım benim için önemli. Ondan huzursuz oluyorsunuz. Onu sevmiyorsunuz. Bu bana da yapılan bir hakarettir. Her şeyi düşünürdüm ama bizi kovmaktan beter edeceğinizi düşünemezdim. Demek ki planlarınızı iyi yapmışsınız. Şefika Hanım ağlamaya başlamıştı. Şevket Bey karısına döndü: - Ağlama Şefika. Ağlamaya değmez. Sonra oğluna çevirdi başını: - Sen bilirsin oğlum, senin beynin dolu. Ne desem boş. Sen mutlu ol bu bize yeter. Yavuz imalı bir şekilde güldü: - Benim mutluluğumu düşündüğünüz belli oluyor her halinizden. Mutluluğumu düşündüğünüz için karıma böyle davranıyorsunuz değil mi? Ben karımı seviyorum ve o benim için hepinizden önemli. Bunu bilin! Kapıya doğru yürüdü. Geldiği gibi hızla çıkıp gitti. Şefika Hanım ve Şevket Bey oldukları yerde kalmışlardı. Yaşlı adam derin bir iç çekmesiyle mırıldandı: - Oğlumu tanımıyorum. İnsan bu kadar kör olabilir mi?!. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.