Gözlerinin altı morarmıştı!..

A -
A +

Yemek boyunca hiçbir şey belli etmemeye çalıştı Özlem. Babası Ferit Beyin anlattıklarını dinledi. Ama beyninin bir yarısında sürekli Selim vardı. Genç adamın hiç haber vermeden ortada görünmemesi, dün gece telefonda kayıtsız ve isteksiz konuşması, genç kıza ortada fevkalade bir şeyler olduğunu ispatlıyordu... Özlem anne ve babasının olanları fark etmemesi için olağanüstü gayret sarf ederek geçirdi geceyi. Onlara çay demledi. Sohbetlerine iştirak etti. Hastaneden bahsetti. Neden sonra ikisine de iyi geceler dileyerek odasına çekildi. Çok yorgun olmasına rağmen uyku tutmayacağını bildiği için bir süre oturmayı tercih etti. Ertesi gün sabahtan çıkacaktı evden. Söz verdiği gibi Adile Hanımın odasına yapılacak badanaya yardım edecekti. Bu Selim'le de konuşabilmesi açısından iyi bir fırsat olacaktı. Neler olup bittiğini anlamak istiyordu. İçi huzursuzdu. Bütün geceyi bu tedirginlik ve çelişkiler içinde geçirdi... Sabah gözlerini açtığı zaman ağzının içi kurumuş, başında bir ağrı vardı. Yavaşça kalktı yatağından. Elini yüzünü yıkamak için lavaboya gittiğinde aynadaki aksinden korktu. Gözlerinin altı morarmıştı. Bütün bir haftanın yorgunluğunun yanı sıra bir de gönül yorgunluğu eklenince âdeta çökmüştü. Saçlarını taradı, yüzüne biraz makyaj yaptı. Nispeten de olsa yorgunluk izlerini gizlemeyi başarabilmişti. Behiye Hanım kahvaltıyı hazırlamıştı. Çayları koymak üzereydi: - Hayırlı sabahlar benim güzel kızım... - Sana da annem... Öyle kötü bir gece geçirdim ki... Hiç uyuyamadım doğru dürüst. Behiye Hanım endişeli bir şekilde baktı kızına: - Bugün hiç bu badana işini çıkartmasaydın keşke. Zaten bütün hafta yorulup duruyorsun... Adile Hanıma yardım edecek insan da yok değil! Özlem omuzlarını kaldırdı: - İyi de anne, söz verdim bir kere... Eğlenceli olur diye düşünmüştüm. Çayından bir yudum aldı. Çok ince bir dilim ekmek yedi zorlukla. Ferit Bey erkenden yürüyüşe gitmişti. Saatine baktı Özlem: - Babam geç kaldı. Hava güzel ya, dolaşmaktan memnun demek ki... - İskeleye kadar gitmiştir. Balıkçıların mezat satışı oluyormuş orada bu saatlerde. Onları seyretmeye bayılıyor. Eve geldiği zaman dinlerim artık, kaç kasa balık gelmiş, kaça satılmış, kim almış, kim yemiş... Özlem kendini tutamadı, gülmeye başladı. Annesiyle babasının ilişkilerine her zaman sevgiyle ve takdirle bakmıştı. Bunca yıllık evliliklerinde birbirlerine karşı en ufak incitici bir davranışta bulunmamışlardı. Aralarındaki saygı her zaman yerini muhafaza etmiş, yanı sıra birbirlerine besledikleri sevgi de gün geçtikçe artmıştı. Özlem de böyle bir evliliğin hayalini kuruyordu hep. Selim'le bunu yakalayabileceğinden ise hiçbir zaman emin olmamıştı... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.