"Gözüm görmesin seni bir daha!.."

A -
A +

Kadim şaşkın bir şekilde donup kalmıştı. Uzun süre cevap vermedi. Arif Bey konuşmaya devam ediyordu: - Bu olacak şey değil. Ben seni haddini bilen biri sanırdım. Herkes konumunu, mevkiini bilmek zorunda. Tamam, iyi adamsın, dürüstsün, bunlara diyecek bir şeyim yok ama çizmeyi aşmak olmadı Kadim. Kızına söyle uzak dursun oğlumdan. Ailemizin huzuru kaçtı yahu... Kadim başını hafifçe sallayarak kalktı ayağa: - Beyim bittiyse diyeceklerin ben de söyleyeceğimi söyleyip gideyim. Arif Sıtkı Bey şaşkınlıkla baktı emektar bekçisinin yüzüne: - De bakalım ne diyeceksen! - Kızımın yüreğini ben yönlendiremem. Ben baba olarak bu meseledeki çekincelerimi, endişelerimi zaten ilettim kızıma. İyi düşünmesini söyledim. Olmazlarını bir bir koydum ortaya. Ardından Ömer Bey geldi ve benimle konuştu. Anladım ki iki genç birbirlerini sevmişler. Hepimiz genç olduk, hepimiz onların yaşadıklarını yaşadık. Biraz zaman dedim kendi kendime. Belki biraz zaman daha açık bakmalarını sağlar diye düşündüm. Yapabileceğim bu kadar... Ben evladım da olsa kimsenin hayatını kendime göre yönlendiremem. Belki yanlış yaparım ama ben buyum. Şimdi hakkını helal et beyefendi. Bunca zaman ekmeğini yedim. Ama bundan sonra burada çalışamam ben. Emir buyur çıkışımı versinler. Her şey için teşekkür ederim. Yutkunup derin bir nefes aldıktan sonra kapıya doğru yürüdü. Arif Bey hem şaşkın hem de öfkeliydi: - Ne yani, şimdi bu işe engel olmayacak mısın? Omuzlarını kaldırdı Kadim: - Ne yapabilirim beyim, kızımı döveyim mi? Gelmiş yirmi dört yaşına. Ne yaparım. Ben kızıma engel olsam sen oğluna engel olabilecek misin? Oğlunu vazgeçirebilecek misin? Geçirememişsin ki gelip çareyi bende arıyorsun... Gönül bu, sevmişler birbirlerini... Arif Sıtkı Bey hiddetle kalktı yerinden: - Kovuyorum o zaman seni, gözüm görmesin bir daha. Kadim sakindi. Gülümsedi yavaşça: - Beyim ben zaten gidiyorum. Yorulma sen. Kapıyı açtı sakin bir şekilde dışarı çıktı. Sekreter kız son bağırışları duymuştu. Üzüntüyle bakıyordu yaşlı adama: - Kadim Ağabey, çok üzüldüm. Emektar bekçi boynunu büktü: - Üzülme kızım, zaten artık çok yoruluyordum ben... Hakkını helal et... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.