Gözyaşları içinde sarıldı Elmas'a...

A -
A +

Elmas ve Müjgan Hanım karşılıklı oturmuşlardı. Elmas'ın dudakları kilitlenmiş gibiydi. Müjgan Hanımın kocası İrfan Bey ise telefonun başında tanıdığı doktorları arıyordu. Seferber olmuşlardı Elmas için. Müjgan Hanım olayı öğrendiği andan itibaren uyumuyor, ağlıyordu. Kendi ailesinden bir parça gibi görüyordu Elmas'ı artık. Elmas ise hiçbir şey düşünemiyordu. Aklındaki tek şey oğluydu. Bu olaydan hiç bahsetmemişti Erol'a ve bahsetmeye de niyeti yoktu. Onu üzmek istemiyordu. Yaşayabildiği kadar yaşayacak, oğlu için bugüne kadar verdiği savaşın iki mislini vermek için ayakta durabildiği kadar durmaya çalışacaktı. Ameliyat olmak istemiyordu. Ama doktorların ortak fikri kemoterapi tedavisine hemen başlanmasıydı. İrfan Bey telefonu kapattıktan sonra Elmas'a döndü: - Elmas, kızım, hemen hastahaneye yatman gerekiyor. Hangi doktorla konuşsam tedaviye hemen başlanması konusunda ısrarlı. Elmas yutkundu: - Bitirmem gereken işlerim var İrfan Bey. Onları yapmadan hiçbir yere yatamam. Müjgan Hanım atıldı: - Elmas, göz göre göre senin ölüme gitmene izin veremem. - Müjgan Hanımım, öyle çaresiz kaldım ki... Ne edeceğimi bilemiyorum... Benim hayatım hiç önemli değil. Erol'um önemli. Onun okulunu bitirmesi lazım. Ben hastaneye yatarsam neyle geçineceğiz? Nasıl okuyacak oğlum. Bizim ikimizden başka kimsemiz yok. Oğlum talebe. Okusun mu, bana mı baksın, eve mi baksın? Benim hastaneye yatmam demek onun okulunun bitmesi demek... Yapamam Müjgan Hanımım, yapamam... Karı koca birbirlerine baktılar. İrfan bey hafifçe öksürdü: - Biz gereken yardımı yapalım Elmas... Elimizden geldiğince destek olalım sana... - Olmaz İrfan Bey... Neye yetişeceksiniz, siz de emekli bir memursunuz, o kadar zor ki... Evin kirası var, yemesi içmesi var, benim hastane masraflarım var, Erol'un okul masrafları var... Nasıl kalkarsınız altından... Müjgan Hanım atıldı: - Ama göz göre göre de seni ölüme terk edemeyiz... Elmas acı bir şekilde gülümsedi: - Ben de oğlumun istikbalini göz göre göre yıkamam Müjgan Hanımım... Ne olur anlamaya çalışın!... İrfan Bey söze girdi: - Anlaşıldığı kadarıyla seni ikna etmemiz mümkün olmayacak şimdi Elmas. Bana kalırsa sen iyice bir düşün kızım. Biz elimizden geleni yapacağız, bunu da göz önünde tut! Elmas ayağa kalkmıştı. Midesindeki ağrıdan ıstırapla buruşturdu yüzünü: - Sağ olun, Allah razı olsun sizden. Bana ana baba oldunuz... Ama düşüncem bu... Mantosunu giydi. Elini öptü Müjgan Hanımın. Kadın gözyaşları içinde sarıldı Elmas'a. Evden dışarı çıkınca dışarının ayazı yüzüne vurdu Elmas'ın. Ağır adımlarla yürüdü. İrfan Bey kapıdan çıkarken bir miktar para koymuştu cebine. Markete girip alış veriş yaptı. Ertesi gün önemli bir misafiri geliyordu. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.