Neslihan kapının önünde kocasını ve kayınpederini görünce bozulmuştu. Asık bir suratla "hoş geldiniz" diyerek geri döndü ve içeri girdi. Yalçın zor durumda kalmış gibi şaşkın sırıttı: - Biraz başı ağrıyordu bugün baba... - Geçmiş olsun oğlum, dinlensin gelin kızım, benim karnım falan da aç değil. Nerede yatacağımı gösterin ben hemen uzanayım, çok yorulmuşum bugün... Genç adam babasının eşyalarını en dipteki odaya taşıdı. Şevket Bey teşekkür ederek odaya girip kapıyı kapattı. Ağlamaklıydı. Karısını, evden giden kızını düşünüyor, bir şey yapamamanın çaresizliği yiyip bitiriyordu yüreğini. Yatağın üzerine oturdu. Gözlerini valizine dikip öylece bakmaya başladı. Payidar'ın nereye gittiğini bilmiyor, kızının başına bir şey gelmesinden korkuyordu. Bugün bütün gün dönüp gelir diye beklemişti. Evi toplarken durup durup pencereye gitmiş yola bakmıştı. Karısının üzülmemesi için hiçbir şeyi paylaşmamış, ama yüreği kan ağlamıştı. Birden salondan gelen sesleri duydu. Neslihan var gücüyle bağırıyordu: - Ne yani bundan sonra evin içinde bunak bir yaşlıyla birlikte mi yaşayacağım? Bana bak Yalçın, bir hafta... sana bir hafta mühlet veriyorum, bir hafta zarfında bir çözüm bulacaksın yoksa beni yok bil. Ben senin ailene dadılık etmek için evlenmedim seninle... Yalçın'ın yalvaran sesi kısık olduğu için ne dediği anlaşılmıyordu. Ama Neslihan'ın kocasını dinlemediği ortadaydı: - Ne bahanen olursa olsun, beni ilgilendirmez. Bir hafta dedim sana. Bir hafta sonra bu yaşlı bunak hâlâ burada olursa ben giderim bilmiş ol! Şevket Bey dudaklarını ısırdı. Yavaşça kalkıp pijamalarını giydi. Banyoya gitmeye bile çekiniyordu. Işığı söndürüp yatağa kıvrıldı. Bir çözüm bulmak zorundaydı. Ne burada yaşayabilirdi ne de karısından ayrı durabilirdi. Şefika Hanımın sıcaklığını özlemişti bile. Onun evin içinde ağrıyan ayaklarından dolayı usul usul yürümesini özlemişti, şefkat dolu sesini özlemişti. Ağlamaya başladığını fark etti. Gözyaşları yanaklarından ip gibi süzülüyor, yorgun, yaşlı, tıraşı uzamış yüzünde ince bir iz bırakıyordu. Yatağın içinde büzüldü çocuk gibi. Sanki kendini savunmaya almıştı. Gözlerini kapattı. Yalçın ise karısını sakinleştirmek için ona türlü diller döküyordu salonda: - Bak hayatım, bundan sonra her arzun hemen yerine gelecek. Borçları ödedik. Rahatız artık. Hem babamın emekli maaşı da bize katkı olacak. İstersen onu tamamen senin eline veririm. Burada bedava oturacak değil, elbet katkı yapacak eve. Ne olur, biraz müsaade!.. Neslihan başını iki yana salladı: - Kimsenin parasına ihtiyacım yok benim ben evimde huzur isterim, öksürüklü, aksırıklı bir adam istemem!.. Yalçın çaresiz bir soluk aldı: - Peki karıcığım, söz veriyorum bir haftaya kadar bir çözüm bulacağım, haydi neşelen, seni, böyle görmek istemiyorum ben. Haydi benim güzelim... Neslihan şımarık bir tavırla omuz silkti. Yalçın, küçük bir çocuk gibi onu neşelendirmek için şaklabanlıklar yapmaya başladı. Az sonra karı koca kahkahalar atıyorlardı... > DEVAMI YARIN