Güçlükle nefes alıyordu zavallı!

A -
A +

Neriman tiz bir sesle bağırdı: - Nereye uğradı? Neler oluyor Gül! Kardeşin nerede? Genç kız dudaklarını ısırdı. Birkaç saniye tereddüt ettikten sonra aynı tonla bağırarak cevap verdi annesine: - Bilmiyorum ben... Bir arkadaşıyla gidecekti pikniğe. Bana öyle söyledi. Neriman sanki dünya başına yıkılmış, kendisi de altında kalmış gibi hissetti. Yığıldı olduğu yere: - Ne arkadaşı? Kim bu arkadaş? Biri bana açıkça anlatsın ne olup bittiğini? Gül sık sık soluyordu. Haykırdı âdeta: - Bilmiyorum, Selim mi ne, bir çocuk işte... Onunla pikniğe gitti. Gelmedi bugün okula. Neriman duyduklarına inanmıyordu: - Selim de kim? Kardeşinin erkek arkadaşı mı vardı yani? Nasıl bir arkadaş bu? Kimin nesi? Gül ellerini kaldırdı: - Bilmiyorum ben hiçbir şey. Bana da söylemedi. Sadece sabah giderken "ben okula gelemeyeceğim, Selim'le pikniğe gideceğim" dedi ve gitti. Bana neden bağırıyorsun anne? Neriman kulaklarına inanmıyordu. Başı zonklamaya, yüreği sıkışmaya başlamıştı. Güçlükle nefes alıyordu artık. Sakin olarak düşünmeye çalıştı: - Bana başından anlat şunu, en başından... Otur şuraya ve ne olup bittiğini tek tek anlat! Gül annesinin gözlerinden fışkıran öfke ve dehşet ifadesinden ürkmüştü. Kısık bir sesle bir gün önce okul dönüşü Selim'le İpek'in konuştuğunu, sonra İpek'in yanına gelip ertesi gün pikniğe gideceğini söylediğini, sabahleyin de sokağın başında yanından ayrıldığını anlattı. Sesi titriyordu konuşurken. Neriman inledi: - Ya Rabbim, bu da mı gelecekti başıma? Ben saçımı süpürge ettim sizin için, sizin adam gibi yetişmeniz için, karşılığı bu mu olacaktı? Kim bu adam? Neyin nesidir bu Selim denilen?.. Gül başını iki yana salladı: - Ne bileyim ben, bir çocuk işte. - Okuldan mı? - Hayır okumuyor, büyük zaten, yirmi yaşında falan. Okulun önüne geliyordu her gün. O zaman tanıştılar. Altı aydır çıkıyorlardı... Neriman çıldıracak gibiydi. Nereye gideceğini, nereye başvuracağını bilmiyordu. Birden olanların arasında bir bağlantı kuruverdi: - Yoksa, yoksa kardeşin mi aldı bu parayı? Yoksa piknik falan yalan mı? Kaçtı mı yoksa? Bu ihtimalin gerçek olma riski karşısında çöktü bir anda. İki kolu yanına düştü: - Aman Ya Rabbim! Diye inledi. Hemen pardösüsünü giyip başının örtüsünü taktı: - Sakın bir yere ayrılma, ben karakola gidiyorum... Sokaklarda deli gibi koşuyordu. Karakolun kapısından hızla girdi ve görevli polis memuruna âdeta yalvardı: - Kızım, kızım kayıp polis bey, kızım yok!.. Evden yüklü bir miktar para da kayıp. Yardım edin!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.