Ertesi sabah erkenden uyandı İpek. Heyecandan yerinde duramıyordu. Hiçbir şey yokmuş gibi davranmak zorundaydı. Kapının kenarında duran konsolun çekmecesini açtı. Orda annesinin dairelerden topladığı aidat ve yakıt paraları duruyordu bir naylonun içinde. Aceleyle hepsini naylonuyla birlikte aldı, koynuna yerleştirdi. Annesinin yüzüne fazla bakmamaya özen göstererek aceleyle kahvaltı sofrasına oturdu. Neriman her zaman olduğu gibi kızlar uyanmadan önce kalkmış, merdivenleri süpürmüş, sabah işlerinin bir kısmını halletmişti. Kızların çaylarını koyarken söylendi: - Bari çayınızı kendiniz demleyin be evladım. Nereye yetişeceğimi şaşırdım. Hiçbir şeyden şüphelenmedi Neriman. Onları yolcu ederken yavaşça mırıldandı: - Allah zihin açıklığı versin, Allah kazadan, beladan korusun!.. İpek kardeşiyle birlikte bir müddet yürüdükten sonra adımlarını hızlandırdı: - Ben gidiyorum Gül. Gül kuşkuyla baktı onun yüzüne. Sanki kardeşinin niyetinin ne olduğunu biliyor gibiydi: - Yaptığından emin misin? Selim'i hiç beğenmediğimi biliyorsun! İpek omuz silkti: - Sen kimi beğeniyorsun ki? Senin gözün yükseklerde kızım, parada pulda, zenginlikte. Selim'in belki çok parası yok ama gönlü zengin. Haydi, hoşça kal!.. Koşar adımlarla uzaklaştı. Az ilerideki durakta beyaz bir arabanın başında bekliyordu Selim. Genç kızın telaşla yaklaştığını görünce yüzünde bir tebessüm belirdi: - Merak etmeye başlamıştım. Haydi, hemen gidelim. Birlikte arabaya bindiler. İpek hayatında ilk defa yaşadığı bu durumdan duyduğu heyecan verici tedirginliğin etkisindeydi. Selim direksiyona geçmiş, motoru çalıştırmıştı: Gülümsedi Selim: - Korkuyor musun hayatım? Sakın korkma, bak göreceksin her şey güzel olacak. İpek okul çantasının içine birkaç kıyafet koymuştu. Kendisi için önemli olan birkaç parça eşyayı âdeta tepmişti küçük çantaya. Kekeledi İpek: - Yok canım, neden korkayım... Sadece.... Ne bileyim işte... Araba sel gibi akan trafiğin içinde zor ilerliyordu. İpek sordu: - Nereye gidiyoruz şimdi? Selim sinsi bir gülümseme ile cevap verdi: - Uzaklara, çok uzaklara... Seni ele geçirdim artık kolay kolay bırakmam. Tekirdağ'da bir arkadaşım var. Onun evine gidiyoruz. İpek başının döndüğünü hissetti. Fısıldar gibi konuştu: - Beni hiç bırakmayacağına söz ver Selim. Çok korkuyorum. İçimde bir huzursuzluk var. Selim gaza iyice bastı. Araba yaylanarak E-5 karayolunda ilerliyordu: - Seni anlıyorum. Böyle olması çok normal. Ama göreceksin harika bir hayat yaşayacağız. Kimse bize engel olmadan, gönlümüzce. Ben seni çok seviyorum. Sen beni sevmiyor musun yoksa? > DEVAMI YARIN