Gülay, sevgiyle öptü annesini...

A -
A +

Gülay eve girer girmez seslendi: - Annem! Canım annem, muhteşem kokular bütün apartmanı sarmış, bunlar olsa olsa bizim evden geliyordur demiştim. Doğruymuş. Kurt gibi açım ben... Saadet ellerini kurulayarak çıktı mutfaktan: - Hoş geldin kızım, nasıl geçti imtihanın? - Harika anne, mutlaka çok yüksek bir notla geçerim... Ne pişiyor böyle? - Patatesli et yaptım kızım. Kuşbaşılı, kimyonlu. Seversin sen. Aferin sana, çok dua ettim bugün senin için. Gülay sevgiyle öptü annesini. Kitaplarını divanın üzerine bıraktı: - Son dakikaya kadar başaramayacağım sandım. Biliyor musun anne imtihan başladığı anda hiçbir şey yoktu aklımda, her şey uçup gitmişti sanki. Ama sonradan hepsi sıraya girip rap rap geldiler. Gülmeye başladı Saadet. Sevgiyle baktı kızına. Gözleri tıpkı kendi gözlerine beziyordu. Geri kalan her şeyiyle babasının kopyasıydı genç kız. - Haydi ellerini yıka yavrum, üstünü değiştir, hemen yemeğe oturalım. Bugün öğlen ben de yemedim bir şey... İkindi vaktinde bitti işim. Ama iyi para aldık bugün. Senin kitap paraları çıktı anlayacağın. Gülay sevgiyle sarıldı annesinin boynuna: - Ah benim fedakâr anam, sen olmasan ben ne yapardım ki!.. Bütün anneler böyledir diyorsun bana ama anam sen başkasın! Gerçekten başkasın. Saadet yalancıktan takındığı kızgın bir tavırla: - Haydi bakayım, çok söylenme, yemeğe... Yemekten sonra kahvelerini içtiler karşılıklı. Gülay hayatının neşesiydi Saadet için. Kızı için canını vermeye hazırdı. Hayatında hatırlamak istenmediği, düşünmekten bile kaçındığı Cüneyt'in hayatına tek olumlu katkısıydı Gülay. Gülay o güne kadar küçükken birkaç defa sormuştu babasını. Her çocuk gibi merak etmişti. Saadet her seferinde "olanı biteni anlayacak yaşa geldiğin zaman sana her şeyi anlatacağım" diyerek cevaplamıştı bu soruları. O günden sonra da bir daha konuşulmamıştı bu konu... Kahvelerini içtikten sonra ayaklarını uzatıp sedire oturdular. Genç kızın elinde televizyon kumandası o kanaldan bu kanala geçip duruyordu. Saadet müdahale etti sonunda: - Kızım bir yerde karar ver de dur artık, başım döndü... - Aman anne, bir şey yok işte, bulsam adam gibi bir program duracağım. Saadet elini kaldırdı: - Bırak kapat o zaman, sohbet edelim azıcık. Hemen kapattı televizyonu Gülay, yerinden fırlayıp annesinin yanına geldi, bir kedi yavrusu gibi sokuldu kadına. Her zaman yapardı bunu. Saadet'in çok hoşuna giderdi onun bu çocuk hali: - Ne konuşalım annem? Omuzlarını kaldırdı Saadet: - Bilmem kızım, ne istersen konuşalım. - O zaman bana babamı anlat anne, herhalde artık her şeyi anlayabilecek yaştayım!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.