Gün boyunca yalnızdı Meral!

A -
A +

Durdu kadın, derin bir nefes aldı, gözlerinden süzülen yaşları elindeki mendille sildi: "İçim çok dolu oğlum... Hatırlar mısın, hep dertleşirdik seninle ana oğul, bana 'annem üzme kendini hiçbir şeye' derdin. 'Bak' derdin, 'hepimiz çok şükür iyiyiz, evimiz var, paramız var, her şeyden önce bizi birbirimize bağlayan o harika sevgimiz var'derdin. Kalmadı be Serdar'ım, hepsi dağıldı. Sen gittin yavrum, arkana baka baka gittin, ya kardeşin, dönüp ardında kalanlara bakmadan çekip gitti o, acımadan, düşünmeden. Oysa nasıl seviyorduk, nasıl sakınıyorduk onu... Babacığın 'kızım' der başka bir şey demezdi..." Boğuk bir hıçkırıkla kesildi sözleri, Ferit bey başını ellerinin arasına almış, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Nevin hanım yerinden kalkıp onun yanına geldi ve fısıldadı: - Ağlama Ferit, yerinde sağ olsun, ne yapalım... Bu da bizim kaderimizmiş... Ferit bey dudakları titreyerek başını salladı. Yorgundu. Kızlarının evlendiğini duymuşlardı. Çok zengin bir ailenin oğluyla evlendiğini, kayınpederi ve kayın validesi ile birlikte oturduğunu biliyorlardı. Çok ağlamıştı Nevin hanım bu haberi duyduğu zaman. Ferit bey ise onu teselli etmiş: - Nevin'ciğim, üzme artık kendini, bak hiç olmazsa iyi olduğunu, başına kötü bir şey gelmediğini biliyoruz. Demişti. O günden beri daha bir çökmüşlerdi. Esra yine periyodik ziyaretlerine devam ediyor, yaşlı, acılı anne babayı rencide edecek bir şey yapmamak için büyük gayret gösteriyordu. Meral'in evliliğini Arzu'dan duymuşlardı. Tarık okula gelerek haber vermiş, özellikle genç kızdan duyurmasını istemişti. İlk önce hiç tepki vermemişti her ikisi de. Nevin hanım boynunu bükmüş, kızı için hayal ettiği şeyleri düşünmüştü bir an. Arzu gittikten sonra karı koca ağlaşmışlardı. Ferit bey elleriyle yüzünü sıvazladı: - Haydi Nevin, gidelim artık... Acılı ana baba dualarını bitirdikten sonra geldikleri gibi birbirlerine destek olarak usul usul indiler çıkışa giden yokuşu. Mehtap bütün parlaklığıyla İzmir Körfezinin üzerinde yükselmiş, yakamozlar körfezin derinliklerinden birer havai fişek gibi yüzeye doğru parlıyordu... *** Meral sabah erken kalkmış, salona gelmiş, bir gün önceki gazeteleri okuyordu. Evde bütün gün boyunca oturuyordu. Hiçbir iş yapmıyor, öğlene doğru uyanan kocasını kahvaltı için bekliyor, sonra onun evden gidişiyle sıkıntı dolu saatler başlıyordu. Kayın validesi hemen hemen hiç muhatap değildi kendisiyle. O da oğlu gibi öğlen uyanıyor, birkaç saat pahalı sabahlıklarıyla evde salındıktan sonra telefonun başına geçip günlük programını ayarlıyor ve süslenip evden çıkıyordu. Akşama kadar yalnızdı Meral. Bütün gün altın bir kafesin içindeki kuş gibi o odadan o odaya dolaşıyor, televizyon seyrediyor, uyuyordu. Küçük yaşından beri bir sürü sosyal faaliyetin içinde yer almış hareketli ve entelektüel bir insan için dayanılmaz bir hayattı yaşadığı. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.