Sibel Hanım yerinden kalkıp sağ tarafta duran demir dolaba doğru yürüdü. Birkaç dosya alarak yeniden yerine oturdu. Karşısında çaresiz bir şekilde gözlerini yere dikmiş, oturan genç kadına baktı göz ucuyla. Nihal solgun görünüyordu. Dosyaları incelemeye başlamadan usulca sordu Nihal'e: - Karnın aç mı? Nihal irkildi. Başını iki yana salladı: - Hayır efendim, buraya gelmeden önce simit yedim. - O zaman sıcak bir kakao içersin. Cevabını beklemeden telefonu kaldırdı: - Ahmet Efendi, iki tane sıcak kakao getiriver bize, sana zahmet olmazsa... Ardından hemen dosyaları karıştırmaya başladı. Sonunda yüzünde bir gülümseme belirdi: - Buca'da bir kadın sığınma evimiz var. Seni oraya göndereceğim. Oraya gitmeden hastaneye git. Tarif edeceğim sana. Ben de buradan telefon edeceğim. Kontrolünü yapsınlar. Nüfus kağıdın yanında değil mi? Nihal elini hırkasının cebine attı ve nüfus kağıdını çıkartıp uzattı: - Tamam. Nüfus idaresine gidip vukuatlı nüfus örneği çıkartman gerekli. Durakladı: - Sen şimdi bunların nasıl yapılacağını da bilemezsin. Beni bugün öğlene kadar bekle burada. Ben öğleden sonra seninle birlikte çıkarım. Bütün bunları hallederiz. Hatta şimdi yanına birini vereyim, git hastane işini hallet. Eğer bulabilirsem sana bir de iş bulalım. Nihal minnetle baktı karşısındaki kadına. Güven veren bir yüzü vardı. - Allah razı olsun sizden... O kadar endişeliydim ki... Sibel Hanım o sırada içeri giren odacının getirdiği kakaosunu aldı, karıştırdı. - Sağ ol Ahmet Efendi. Kapıyı da kapatıver. Sonra Nihal'e döndü: - Endişelenmekte haklısın tabii. Kolay değil. Ama bizler sizin gibi yardıma muhtaç kişilere destek olmak için görev yapıyoruz. Merak etme. Yaşadıkların herkesin başına gelebilecek şeyler. Gideceğin yerde senin gibi hayatın sillesini yemiş gidecek yeri olmayan hanımlar var. Ya senin gibi çoğunun kimsesi yok, ya da kocasıyla problemler yaşayıp terk etmek zorunda kalmış mağdur bayanlar... Onların kaldığı bir yer. Devletimiz her zaman bakıma muhtaç kişilerin yanında. Bunu bilin. Nihal rahatlamıştı. Sibel Hanım biraz düşündükten sonra telefona sarıldı. Birkaç kişiyle konuştuktan sonra genç kadına döndü: - Şimdi o sığınma evine yerleş. Biraz kendini topla. Sonra yine bana gel. Ben sanıyorum sana bir iş ayarlayabileceğim. Artık canını sıkma. Bundan sonrası sana kalmış. Kendine dikkat etmek zorundasın. Bak bir can taşıyorsun. Kendini düşünmüyorsan o bebeği düşün kızım. Nihal ağlamak üzereydi. Dudakları titredi: - Bu iyiliğinizi hayatımın sonuna kadar unutmayacağım... Sibel Hanım şefkatle gülümsedi. Nedenini bilmediği bir sempati duymuştu bu çaresiz genç kadına... > DEVAMI YARIN