Ha­zal, bir­den ­dur­gun­laş­mış­tı

A -
A +

Da­ha son­ra­ki gün­ler­de bir­kaç de­fa da­ha gö­rüş­tü Ta­mer kı­zıy­la. Bir­lik­te ga­yet iyi va­kit ge­çi­ri­yor­lar­dı. Bu ara­da Şev­val'in şir­ke­ti ken­di­si ve kı­zı için Eti­ler'de mo­bil­ya­lı bir dai­re ki­ra­la­mış­tı. Ana kız ye­ni ev­le­ri­ne ta­şın­mış­lar, bir dü­zen otur­ta­bil­miş­ler­di. Şev­val ol­duk­ça yo­ğun ça­lı­şı­yor­du. Hay­dar Bey­le ara­da sı­ra­da te­le­fon­la gö­rü­şü­yor­du. Dü­ri­ye ise fır­sat bul­duk­ça izin gün­le­rin­de Şev­val'in evi­ne gi­di­yor, has­ret gi­de­ri­yor­du. Hay­dar Bey to­ru­nu­nun tah­si­li için ge­re­ken gi­ri­şim­le­ri yap­mış­tı. Ha­zal Gü­zel Sa­nat­lar Aka­de­mi­si­nin ha­tı­rı sa­yı­lır bir ho­ca­sın­dan ders al­ma­ya baş­la­mış­tı. Genç kız bü­yük bir he­ves­le ça­lı­şı­yor, im­ti­han­la­ra ha­zır­la­nı­yor­du. Pa­ris'te­ki bir aka­de­mi­nin im­ti­ha­nı­na gi­re­cek­ti. O gün ders­ten son­ra yi­ne ba­ba­sıy­la bu­lu­şa­cak­tı. Der­sin bi­ti­miy­le fır­la­dı. Bir tak­si­ye at­la­yıp Ta­mer'le bu­luş­tuk­la­rı ye­re git­ti. Ta­mer her za­man­ki gi­bi er­ken­den gel­miş­ti. - Bu gün o ka­dar yo­rul­dum ki an­la­ta­mam ba­ba. Kar­nım da çok acık­tı. Genç adam gü­lüm­se­di: - O za­man ön­ce kar­nı­mı­zı do­yu­ra­lım kı­zım. Bir­lik­te de­niz ke­na­rın­da­ki res­to­ran­lar­dan bi­ri­ne gir­di­ler. Bir sa­at son­ra iki­si de kar­nı­nı do­yur­muş, kah­ve­le­ri­ni içi­yor­lar­dı. Ta­mer çe­kin­gen bir ifa­dey­le sor­du: - Eğer im­ti­ha­nı ka­za­nır­san ne za­man gi­de­cek­sin Pa­ris'e? - Eği­tim se­zo­nu baş­la­dı­ğın­da. Ho­ca­ma ka­lır­sa mut­la­ka ka­za­nır­mı­şım. Be­ni çok ye­te­nek­li bu­lu­yor. Sen de ina­nı­yor­sun de­ğil mi ba­ba? Ta­mer ba­şı­nı sal­la­dı: - İna­nı­yo­rum kı­zım... Ha­yır­lı­sıy­la her şey is­te­di­ğin gi­bi ola­cak... Ha­zal göz­le­ri­ni kıs­tı: - Ya sen, sen ne ya­pa­cak­sın ba­ba? Ta­mer ir­kil­di. Ba­şı­nı iki ya­na sal­la­dı: - Ben mi? Ben... Ben ne ya­pa­yım kı­zım, bu­ra­da ya­şa­ma­ya de­vam ede­ce­ğim. Keş­ke her şey fark­lı ol­say­dı... Ba­zı şey­le­ri ge­ri­ye dön­dür­mek im­kân­sız gö­rü­nü­yor. Ha­zal gü­lüm­se­di: - An­ne­mi mi kas­te­di­yor­sun? Ta­mer yut­kun­du: - Evet! Keş­ke ona geç­mi­şe bir sün­ger çe­ke­lim, her şe­ye ye­ni­den baş­la­ya­lım di­ye­bil­sey­dim. Ken­di­mi af­fet­ti­re­bil­sey­dim. Şim­di an­lı­yo­rum onu ne ka­dar çok sev­di­ği­mi. Ha­zal göz­le­ri­ni aç­tı ve hay­ret­le bak­tı kar­şı­sın­da­ki ça­re­siz ada­ma. Dur­gun­laş­mış­tı bir­den: - An­nem ka­rar­lı bir ka­dın­dır ba­ba! Bel­ki bir gün ama... Ta­mer acı bir te­bes­süm­le göz­le­ri­ni kal­dır­dı: - Çok zor de­ğil mi? Bi­li­yo­rum çok zor!.. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.