Murat'ın başına gelenleri öğrendiği anda hemen iki adamını İstanbul'a yollayan Feyyaz Bey genç adamı da telefonla aramış, maddi olarak hiçbir şey düşünmemesini, gereken her şeyin yapılacağını bildirmişti. İstanbul'a gelen adamlardan biri Feyyaz Beyin avukatıydı. Avukat Tufan Bey Murat'la görüştükten sonra emniyete gidip soruşturma safhasını öğrenmek istemişti. Aldığı haberler pek iç açıcı değildi. Tekrar Murat'ın yanına, hastaneye döndüğü zaman genç adam merak içinde sordu: - Ne oldu Tufan Bey? Durum ne? Tufan Bey uzun boylu, sarışın, vakur görünüşlü genç bir avukattı. Omuzlarını kaldırdı: - Pek bir şey çıkacağını sanmıyorum. Şikayetiniz üzerine Şükrü Bey ve adamları sorgulanmış, ama sizin ifadenizden başka tanık olmadığından ve daha önceki mahkeme safhasında yaşananlar da göz önüne alındığı için bir şey tutturamamışsınız. Sizi Şükrü Karahan'ın oturduğu yere bir saatlik mesafede bulmuşlar. Gören yok, duyan yok. Serbest bırakmışlar tabii ki. Anladığım kadarıyla da bu bey oldukça güçlü, arkası kuvvetli. Sanmıyorum bir şey çıkacağını. Murat sinirlenmişti ve hayretler içindeydi: - Ben dayak yediğimle mi kalacağım yani? Tufan Bey yatağa yaklaştı: - Bakın Murat Bey, eğer bir şey tuttursanız bile haneye tecavüz gibi bir durum var ortada. Bence hiç kurcalamayın artık. Bu adam dediğim gibi çok güçlü. Bence zararlı çıkarsınız. Durdu derin bir nefes aldı: - Ayrıca ben boşanma davasının dosyasını da inceleyebildim. Sizin her şeyden feragat ettiğinize dair imzanız, yazılı beyanınız var. Buradan da pek bir şey çıkacağını sanmıyorum. Güçleri de göz önüne alırsak boşa zaman geçirme olur... Murat bitkin bir haldeydi. Başını iki yana salladı: - Yenildim yani öyle mi? Göz göre göre yenildim. Ben hayatımda dalavere nedir bilmedim Tufan Bey, hayatımda hiç adliyeyle, polisle işim olmadı. Bana iyilikle yaklaşan herkese güvendim. İşte mükafatı... Tufan Bey kaşlarını kaldırdı: - Bir an önce iyileşmeye bakın siz. Hastaneyle konuştuk, her şey halledildi. Burada bir arkadaşımız kalacak. Size göz kulak olacak. Bu şartlarda benim yapabilecek bir şeyim olmadığı için ben bu akşam Kuşadası'na döneceğim. Telefonumu bırakıyorum. Bir sıkıntınız olursa arayın lütfen. Ben Feyyaz Beye olanlar hakkında gereken bilgiyi veririm. Cebinden küçük bir defter çıkarttı: - Feyyaz Beyin emriyle bankada size bir hesap açıldı. Buyurun. İhtiyacınızı buradan karşılarsınız. Hastane masraflarını da biz hallettik. Doktorların söylediğine göre daha on beş gün kadar buradasınız. Murat umutsuz bir tavırla başını salladı: - Çok teşekkür ederim size. Yoruldunuz. Tufan Bey gülümsedi. Karşısındaki adamın çaresizliğini gözlerinden okuyabiliyordu... > DEVAMI YARIN