Hacer, Hikmet Kemal Bey, karısı Münevver Hanım ve kızları Betül ile birlikte çıktıkları alışverişi yaklaşık üç saatte tamamladılar. Elleri kolları paketlerle dolu olarak eve döndükleri zaman hepsi de kendisini yorgun hissediyordu. Hacer heyecan içinde atıldı: - Ben size bir Türk kahvesi yapayım. Hikmet Kemal Bey keyifle haykırdı: - Hay Allah senden razı olsun be kızım, bol köpüklü olsun ama... Bu yorgunluğun üzerine çok iyi gider... Dinlendirir bizi... Hacer koşar adımlarla mutfağa geçti. Hemen cezveyi koydu ocağa. Çok güzel şeyler almışlardı. Terlik, ayakkabı, gecelik, kazak, etek, eşofman, iç çamaşırı... Bir insanın ihtiyacı olan her şey alınmıştı. Hayatında ilk defa bir şeylerin sahibi olmuştu Hacer. Bugüne kadar hep onun bunun verdiği eskilerle yaşamıştı. Kahveleri pişirip salona geldiği zaman Betül tebessümle baktı ona: - Yarın seni hastaneye götüreceğim Hacer. Bir de kontrolünü yaptıralım. Doğumuna çok fazla bir zaman yok. Tahlillerin yapılsın, böyle hiç bakılmadan olmaz. Hacer minnetle gülümsedi: - Allah razı olsun abla... Münevver Hanım kahvesinden bir yudum aldıktan sonra kocasına döndü: - Arka tarafta senin kitapların olduğu odayı boşaltalım bugün. Orası Hacer'in odası olsun. Hacer yutkundu: - Ben salonda yatarım abla... - Olsun kızım, salonda olmaz. Misafirimiz gelir, canın erken yatmak ister. Yarından sonra bebek doğunca ne olacak. Orası hem aydınlıktır, hem de sıcaktır. Biraz küçüktür ama olsun. İdare edersin artık. Betül'ün eski karyolası aşağıdaki depoda duruyor, kapıcıya söyleriz onu çıkartır yukarıya. Düzenleriz. Hele bir dinlenelim. Bir de dolap ayarladık mı sana oldu, bitti işte, ne olacak ki daha fazla... Betül ayağa kalktı. Kahvesini bitirmişti: - Bu kadar avarelik yeter, ben odama gidiyorum, ders çalışacağım. Hacer heyecanla atıldı: - Bir şey istersen seslen abla, ben hemen ne istersen yaparım. Betül onun çenesini okşadı şefkatle: - Tamam canım, seslenirim. Münevver Hanım da ayağa kalktı: - Eh, haydi gel Hacer, biz de odayı toparlayalım, Hikmet Kemal Amcanın eşyaları ancak toparlanır... Kutulara koyarız kitaplarını. Sonra kaldırırız. DEVAMI YARIN