Yaklaşık bir saat kadar sohbet ettiler. Tarık çok neşeliydi: - Peki Kaan, Hacer Teyze seni evlendiremediği için başının etini yiyor da hakikaten yok mu niyetin oğlum? Kaan mahcup bir şekilde başını eğdi: - Var canım. Bir kız arkadaşım var tabii ki. Düşünüyoruz bir şeyler, kısmet tabii. Tarık bir kahkaha attı: - Oh, oh, Hacer Teyze biliyor mu? Biliyorsa heyecandan ölüyordur artık. Sonra Nalân'a döndü: - Hacer Teyzeyi tanısan çok seversin. Tam bir Anadolu kadını. Harika bir insandır. Çok çileler çekmiş. Ama tuttuğunu koparan bir kadın. Varı yoğu Kaan'dır. Münevver Teyzenin de olmazsa olmazıdır Hacer Teyze. Kaan hareketlenmişti. Ayağa kalktı: - Anneme kalsa ben yarın evleneceğim. Kız arkadaşımdan bahseder bahsetmez çarşı pazar dolaşmaya başladı. Çeyiz hazırlıyormuş. Nalân'a döndü: - Ben izninizi rica edeceğim. Size iyi hafta sonu tatili diliyorum. Görüşmek üzere. Nalân kibarca kalktı ayağa: - Çok memnun oldum Kaan. Ayrıca tebrik ederim. İnşallah her şey yolunda gider. Kaan kaşlarını kaldırdı: - Sağ olun, eğer düğün tarihim belli olursa mutlaka sizi de davet edeceğim. Nalân başını salladı: - Ben de seve seve geleceğim. Tarık'la tekrar sarıldılar birbirlerine. Telefon numaraları alındı, verildi. Genç polis uzaklaştıktan sonra Tarık sevgi dolu bir ses tonuyla Nalân'a döndü: - Harika bir çocuktur. Hacer Teyze yıllar önce Kaan'a hamileyken sokakta kalmış. Hikmet Kemal Bey Amcalar almışlar yanlarına. Kaan doğmuş, onu büyütmüşler, okutmuşlar. Hacer Teyze hep bu aile benim "velinimetim" derdi. "Onları sırtımda taşırım ben" derdi. Nalân merakla sordu: - Kimsesi yok muymuş kadıncağızın? Başını kaldırdı Tarık: - Yokmuş. Tek başına sokaklarda apartman boşluğunda kıvrılmış uyurken bulmuşlar. O zaman gençmiş tabii. Görsen, çok da güzel bir kadındır. Nalân içini çekti. İnsanların çevresinde neler yaşanıyordu. Eğer bahsi geçen kişinin öz annesi olduğunu bilseydi içindeki ılık duyguların sebebini anlayabilir miydi acaba?.. DEVAMI YARIN