Hazal lobiden içeri ürkek adımlarla girdi ve etrafına bakındı. Tam karşıda oturan yaşlı ama sert bakışlı, oturduğu yerde bile kerli ferli olduğu belli olan adamı görünce birkaç adım gerisinden gelen annesine döndü ve bakışlarıyla sordu. Şevval hafifçe eğdi kafasını gülümseyerek. Hazal heyecanla dönüp karşıda oturan adama doğru yürüdü ve tam karşısına gelince durdu. Gülümsedi: - Dede, ben Hazal! Haydar Bey fırladı yerinden, gözlerine inanamıyordu. Yüzünde mutluluk, heyecan ve sevinçle karışık tuhaf bir ifade vardı. Konuşurken kekeliyordu: - Ha... Hazal! Güzel kızım, maşallah sana... Sen ne kadar güzel bir kızmışsın böyle... Aman Yarabbi! Gel bakayım şöyle... Hazal sevgiyle sarıldı dedesine. Başını onun omzuna yasladı. Sıcacık bir kızdı genç kız. Haydar Bey tuhaf duygular içinde bağrına bastı torununu. Onu defalarca yüzüne bakıp bakıp öpüyordu. Gözleri ıslanmıştı. Neredeyse ağlayacaktı. Torununa bir kere daha sarıldığı zaman onun omzunun üzerinden kendilerini seyretmekte olan Şevval'i gördü ve gözlerine inanamadı. Bir insan bu kadar değişmiş olamazdı. Dikkatle bakınca onun gözlerindeki masumiyetin hâlâ durduğunu, içindeki sevgi dolu ışıltıların aynı şiddetle parladığını fark etti. Hazal dedesine bir daha sarılıp sonra yana çekildi. Şevval yaklaşmıştı, Haydar Beyin eline sarıldı genç kadın: - Babacığım, öpeyim elinizi ne olur izin verin... Haydar Bey ağlıyordu artık. Hasretle sarıldı gelinine. Bir süre öyle kaldılar. Neden sonra Şevval yüzünü görmek isteğiyle bir adım geri çekildi. Yaşlı adam gözyaşlarını saklamaya gerek duymadan baktı genç kadına: - Şevval, kızım... Ne diyeceğimi bilemiyorum. Şevval onun koluna girdi: - Gelin babacığım, şurada oturalım. Lobide sakin bir köşeye çekildiler. Haydar Bey bir torununa, bir gelinine bakıyordu. Kavuşmanın ilk heyecanı biraz hafifledikten sonra ilk konuşan yaşlı adam oldu: - Geleceğini haber verdiğin günden beri doğru dürüst uyku uyuyamadım Şevval biliyor musun? O kadar sevinmişim ki... Dürüye'yi görme, ağzımızdan bir şey kaçıracağız diye göz göze bile gelmemeye çalışıyoruz evin içinde. Genç kadın sevgiyle baktı yaşlı adama: - Ben de heyecanlandım baba! On altı kocaman yıl geçti. Nasıl buldun Hazal'ı? Haydar Bey torununa döndü: - Benim bugüne kadar gördüğüm en güzel şey bu kız! Adı gibi ceylan!.. DEVAMI YARIN