"Hay­dar, oğ­lu­mu o ­ka­dı­na gö­tür­me!.."

A -
A +

Ta­mer o ge­ce hiç uyu­ma­dı... Ya­ta­ğı­na bi­le git­me­di. Ba­ba­sıy­la yap­tı­ğı ko­nuş­ma­nın ar­dın­dan ol­du­ğu yer­de kal­mış, sa­ba­ha, gün ışı­ya­na ka­dar dü­şün­müş­tü. He­ye­can­lıy­dı. Ba­ba­sı­nın söy­le­dik­le­rin­den bir ta­ne­si çok et­ki­le­miş­ti Ta­mer'i. "Sa­na ben­zi­yor!"... Sa­bah Dü­rü­ye ev­de en er­ken kal­kan ki­şiy­di. Kal­dı­ğı müş­te­mi­lat­tan çı­kıp gel­di­ği za­man ve­ran­da­da otu­ran Ta­mer'i gö­rün­ce kork­tu: - İla­hi Kü­çük Bey, ya­rım ak­lım var onu da al­dı­nız... Siz de mi er­ken kalk­tı­nız? - Hiç yat­ma­dım Dü­rü­ye... Hiç yat­ma­dım. Dü­rü­ye onun bir şey­ler öğ­ren­di­ği­ni an­la­mış­tı. Gü­lüm­se­di: - Öğ­ren­di­niz de­mek! Ta­mer şaş­kın­lık­la bak­tı ona: - Sen de bi­li­yor mu­sun? Ba­şı­nı sal­la­dı yaş­lı ka­dın: - Git­tim gör­düm bi­le. Şev­val kı­zım be­ni gör­mek is­te­miş. Ev­la­dım be­nim, gör­sen Kü­çük Bey ta­nı­ya­maz­sın. Öy­le de­ğiş­miş ki... Ta­mer Dü­rü­ye ile da­ha net ko­nu­şa­bi­le­ce­ği­ni dü­şü­ne­rek öne doğ­ru eğil­di: - Kı­zı­mı gör­dün mü Dü­rü­ye? O na­sıl? Dü­rü­ye Ha­nım kol­tuk­lar­dan bi­ri­ne otur­du: - Pek gü­zel Kü­çük Bey, ipek gi­bi bir kız. Şen, şak­rak... Ha­ya­ta bağ­lı... Si­ze ben­zi­yor. He­le göz­le­ri, ay­nı siz. Öy­le se­vim­li bir şey ki... Ta­mer ar­ka­sı­na yas­lan­dı. Yü­zün­de tu­haf bir ke­yif var­dı. Dü­rü­ye izin is­te­ye­rek ay­rıl­dı onun ya­nın­dan. Gi­der­ken: - Ben si­ze gü­zel bir kah­ve ya­pa­yım şim­di. Sa­bah sa­bah pek gü­zel gi­der... Ta­mer ar­tık ba­ba­sın­dan ha­ber bek­le­ye­cek­ti. Ka­rar ver­miş­ti. O da kı­zı­nı ta­nı­mak is­ti­yor­du. Onun­la ne ko­nu­şa­ca­ğı­nı bil­mi­yor­du ama hiç ko­nuş­ma­sa bi­le olur­du. Onu gör­mek, do­kun­mak, sey­ret­mek is­ti­yor­du. Hay­dar Bey kal­kın­ca Ta­mer'in sa­lon­da ken­di­si­ni bek­le­di­ği­ni gör­dü. - Sen ev­de kal Ta­mer. Ben sa­na te­le­fon ede­ce­ğim. Genç adam he­ye­can­lıy­dı: - Ba­ba se­nin­le ge­le­yim, ev­de ka­la­ma­ya­ca­ğım. Bu­ra­da bek­le­ye­me­ye­ce­ğim. Hay­dar Bey faz­la üs­te­le­me­di: - Eh, ma­dem öy­le, otur kah­val­tı­mı­zı ede­lim, bir­lik­te çı­ka­lım. Şir­ke­te ge­lir­sin be­nim­le... Bu ara­da Pe­ri­han Ha­nım kalk­mış, ne­ler ol­du­ğu­nu an­la­ma­ya ça­lı­şı­yor­du: - Ne­re­ye gi­di­yor­su­nuz? Ba­na bak Hay­dar, oğ­lu­mu yi­ne o ka­dı­nın ya­nı­na gö­tür­me sa­kın! Ta­mer diş­le­ri­ni sık­tı ve öf­key­le sus­tur­du an­ne­si­ni: - An­ne! Ye­ter ar­tık, bir ke­re de ka­rış­ma ha­ya­tı­ma... Ye­ter ar­tık, ye­ter... Ye­te­eer!.. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.