Yatağın kenarına ilişti Aylin... Beyninin içi karıncalanmış gibiydi. Onur'un kartının babasında ne aradığını düşünüyor, ortada bilmediği bir şeyler döndüğüne inanıyordu. Ama içini bunaltan, sanki gırtlağını öldürmek istermiş gibi sıkan şey Onur'un haberi olmadan bu kartın babasının cebine girmeyeceği, dolayısıyla asıl onun kendisinden bir şeyler sakladığı düşüncesiydi. Buna tahammül edemezdi. Eğer bir şey yaşanacaksa bunun temelinde güven olmak zorundaydı. Hayriye Hanım girmişti o anda odaya. Hayretle baktı kızına. Aylin iki elinde iki kart tutarak sanki çökmüş bir şekilde yatağın kenarında oturuyordu. - Aylin? Kızım, hasta mısın? Genç kız başını kaldırıp boş gözlerle baktı annesine. Hayriye Hanım iyice telaşlandı: - Yavrum? Yavrum ne oldu sana? Genç kız bir an kendini topladı. Soluk bir nefes gibi döküldü kelimeler dudaklarından: - Babam nerede anne? - Baban, baban kahveye gitti kızım, ne yapacaksın babanı? Birkaç saniye elindeki kartlara baktı, sonra bir tanesini uzattı annesine: - Bu kartı babamın cebinde buldum... Yaşlı kadın şaşkınlıkla uzandı ve kartı aldı. Gözlerinden uzaklaştırarak heceledi: - Onur Kar... Karoğlu... Avukat... Sonra kızına döndü: - Ne var bunda kızım? Herhalde bir arkadaşı vermiştir, babanın avukatla ne işi olacak? Aylin Hayriye Hanımın bu konuda bir bilgisi olmadığını anlamıştı. Hızla kalktı oturduğu yerden, üzerine kabanını giyip fırladı evden. Yıldırım gibi geçti iki sokağı da. Kıraathanenin önüne geldiği zaman önce başını uzatıp içeriye baktı. Cevat Bey her zamanki masasında gazetesini okuyordu. Hiçbir şey düşünmeden girdi içeriye Aylin. Diğer kıraathane sakinlerinin şaşkın bakışları altında babasının oturduğu masaya yaklaştı ve elindeki kartı masanın üzerine koydu. Bir sandalye çekip oturdu. Cevat Bey şaşkındı. Bir karta bir de kızına bakıyordu. - Baba, seni dinliyorum, bu kart nereden geçti eline? Yaşlı adam bembeyaz olmuştu. Aylin sadece babasının kendisini takip ettiğini, Onur'la olan arkadaşlığını izlediğini, bunu yaparken de Onur'la konuştuğunu, görüştüğünü düşünüyor, kendine gösterilen güvensizlikten dolayı babasına, kendisine haber vermemesinden ve babasıyla görüştüğünü saklamasından dolayı da Onur'a öfkeleniyordu. Cevat Bey yutkundu: - Nereden buldun onu kızım, bir şey değil, bir arkadaş verdi, tanıyormuş da iyi bir avukattır, belki işin düşer falan diye, atacaktım ama unutmuşum... Aylin öne doğru eğildi: - Bana yalan söyleme baba! Bu adamı ben tanıyorum... Benim gibi sen de tanıyorsun... Cevat Bey sanki zıpkın yemiş gibi irkildi: - Tanıyor musun? Nereden tanıyorsun? Aylin öğrenmesi gereken çok şey olduğundan artık emindi... > DEVAMI YARIN