"Hemen avukat Haşim'e haber ver!"

A -
A +

Şükrü Karahan ofisindeki özel olarak İngiltere'den getirilmiş maroken koltuğunda oturmuş, keyifli bir şekilde kahvesini yudumluyordu. Hayatından memnundu. Kızına kavuşmuş, yine bütün olayları kendi iradesine göre yönlendirmeyi başarmıştı. Gücüyle övünüyor, kendisini dünyanın hakimi gibi hissediyordu. Gerek karısının gerekse kendisinin kızına bu bebekten kurtulması yolunda yaptıkları telkinleri Betül'e kabul ettirmeyi başaramamış olmasını çok önemsemiyor, hatta evin içinde küçük bir torun fikrine de sıcak bakıyordu. Bu konuda kızına fazla baskı yapmayacaktı. Erkek evladı olmamıştı. Eğer doğacak bebek erkek olursa imparatorluğuna istediği gibi bir vâris de gelmiş olacaktı. Bu düşünceler içinde keyifle kahvesini yudumlarken sekreteri odaya daldı: - Beyefendi, o burada... Doğruldu koltuğunda. Gözlerini kıstı: - O da kim? - Şey... yani o Betül Hanımın kocası... Sizinle görüşmek istiyor... Şükrü Bey ayağa fırladı: - Hemen avukat Haşim'e haber ver. Güvenliği de kata çağır, hazır beklesinler. Haşim gelmeden içeri alma o adamı. Haydi oyala biraz. Sekreter çıktıktan sonra fincanındaki son yudumu da içip bitirdi. Çok geçmeden oda kapısı vuruldu ve Haşim Bey girdi içeriye. Haşim Beyin binada kendine ait bir odası vardı sadece Şükrü Beyin hukuk işleriyle meşguldü. O kadar iyi para alıyordu ki başka davalara bakmasına gerek kalmadan yüksek bir hayat standardı düzeyinde yaşayabiliyordu. Kapıyı kapattı içeri girdikten sonra: - Dışarıdaki genç adam damat bey sanıyorum... Şükrü Bey sinirlendi: - Sakın bu adam için bir daha böyle sıfatlar kullanma Haşim, tepem atıyor... Avukat suçlu bir şekilde önüne baktı: - Ne diyeceğimi bilemedim efendim, özür dilerim... Şükrü Bey sıkıntılı bir şekilde söylendi: - Neyse bırak şimdi bunu. Bu adama haddini bildirmek lazım. İstediği paraysa makul bir miktar ver defolup gitsin. Bir daha onu çevremizde görmek istemiyorum. Çok geçmeden Murat odaya çağrıldı. Genç adam çekingen bir şekilde süzüldü ofisten içeriye. Şükrü Bey arkası dönük bir şekilde elleri cebinde, pencereden dışarıyı seyrediyordu. Haşim Bey ise oturduğu maroken koltukta kımıldamamıştı bile. Karşısındaki yeri gösterdi Murat'a: - Buyur delikanlı, geç bakalım şöyle... Murat gösterilen yere oturdu. Haşim Bey önündeki kağıtları karıştırdı bir süre. Sonra başını kaldırdı: - Ben Şükrü Beylerin avukatıyım. İstediğin neyse benimle görüşeceksin delikanlı... Murat şaşırmıştı: - Benim tek isteğim var o da avukatlık bir mesele değil. Ben karımı görmek, çocuğum hakkında bilgi almak istiyorum. Onunla bir kere daha konuşmak istiyorum... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.