Kız dikkatle baktı genç adama. Sonra telefona uzanıp üç numara tuşladı. Biraz bekledikten sonra konuştu karşısındaki insanla: - Doktor bey, Seyfi Coşkun beyin oğlu buradalar. Babası hastahanemize kaldırılmış, beyefendi sizinle görüşmek istiyor. Karşıdan verilen cevabı başını sallayarak dinledi, sonra gülümsedi: - Peki efendim, hemen gönderiyorum. Telefonu kapatıp Tamer'e döndü: - Dördüncü katta, soldaki ikinci oda beyefendi. Başhekim bey sizi bekliyor. Tamer yıldırım hızıyla merdivenlere koştu. Dört katı inanılmaz bir hızla çıktı. Müracaattaki kızın tarif ettiği gibi soldan ikinci odanın kapısını çaldı ve cevap beklemeden açıp girdi. - Başhekim bey? Ben Tamer Coşkun. Seyfi beyin oğluyum. Babam bir kriz geçirdi, hastahanenizde şimdi. Lütfen ne yapılabilirse yapılsın, durumu hakkında bilgi istiyorum. Başhekim elli beş yaşlarında, kır saçlı, yakışıklı bir adamdı. Hemen ayağa kalktı. Seyfi beyi gazetelerden, ekonomi dünyasından tanıyordu. Ünlü Taber şirketlerinin sahibini tanımayan yoktu ki! Başhekimin odasında bir bey daha vardı. Başhekim elini uzattı Tamer'e: - Buyurun beyefendi, hiç merak etmeyin, babanıza yapılması gereken her şey yapılacaktır. Buyurun siz burada bekleyin. Sizi tanıştırayım, hastahanemizin insan kaynakları müdürü Kâzım bey. Tamer elini uzatıp tokalaştı ve koltuklardan birine oturdu. - Durumu hakkında bir bilgi edinebilir miyiz? - Ben hemen ilgileneceğim beyefendi. Doktor telefonu kaldırıp birisiyle konuştu. Karşı tarafı dinlerken kaşları çatılmıştı. Düşünceli tavırlarla başını sallıyordu. Sonunda: - Tamam, beni durumdan hemen haberdar edin, hastamız önemlidir... diyerek yerine koydu ahizeyi. Tamer'e döndü: - Gereken müdahale yapılıyor efendim. Durumu şu anda aynen getirildiği gibiymiş, kendisini makineye bağlamışlar. Ama ağır bir Anjina Pektoris vakası. Tamer gözlerini kapattı. Kendi derdiyle o kadar meşguldü ki kendisini büyük bir merakla ve dikkatle izleyen Kâzım beyin bakışlarının farkında bile değildi... Kâzım bey birkaç dakika daha oturdu başhekim ve Tamer'le birlikte. Sonra izin isteyerek kalktı: - Geçmiş olsun beyefendi. Allah acil şifalar versin. Dışarı çıkınca, düşünceli bir şekilde dönüp başhekimin odasına bir kez daha baktı ve asansöre yöneldi. Odasına gelince hemen telefona sarıldı. Firuze hanımın özel numarasını çevirdi. Bu numarayı bilen birkaç kişiden biriydi. Diğer telefonlardan arayan karşısında Firuze hanımı değil, Feryal'i buluyordu. Biraz bekledikten sonra Firuze hanımın tok sesi duyuldu: - Alloooo.... - Hanımefendi hürmetler, ben Kâzım. Nasılsınız? - Teşekkür ederim Kâzım bey. Siz nasılsınız? - Hürmetler ederim hanımefendi. Size hemen iletmem gerekir diye düşündüm. Bazı şeyler oldu hastahanede, bir misafirimiz var hanımefendi. > DEVAMI YARIN