"Henüz her şey bitmiş değil!.."

A -
A +

Samim bey kapıyı açıp Ahmet'i ve Hüveyda Hanımı görünce sevinçle aldı içeriye misafirlerini: - Hoş geldiniz, hoş geldiniz, bu ne yakışıklılık Ahmet, Hüveyda Hanım, gözünüz aydın... Haydi bakalım. Şerife de hazır sanırım. Buyurun biraz geçip soluklanın. Ana oğul girdiler içeriye. Hüveyda Hanım minnettar bir tavırla: - Allah razı olsun senden de Şerife kardeşimden de Samim usta. Bize büyüklük yapıyorsunuz. - Ne demek bacım, Halit'i çok ama çok severdim bilirsin. Bize emanetsiniz siz. Ahmet benim oğlum sayılır. Şerife de çok sever sizleri. Bizim görevimiz bu... Samim Usta bir kahkaha attı ve devam etti: - Ben bugüne kadar hiç oynamadım Hüveyda bacım, ama Ahmet'in düğününde hiç oturmayacağım. Bu sırada Şerife Hanım da geldi yanlarına. Kısacık boylu, şişman, ama son derece sevimli, bir kadındı. Bembeyaz saçlarını güzelce taramış, ipekli bir başörtüsü bağlamıştı. Misafirleriyle kucaklaştı: - Çok sevindim Ahmet, Tevfik ters adamdır bilirsin. Onay vermesi bu işin bittiğini gösterir. İnşallah Allah tamamına erdirir oğlum. Pek güzel bir seçim yapmışsın. Elmas hanım kızdır. Ahmet biraz düşünceli mırıldandı: - Daha her şey bitmiş değil Şerife teyze. Bakalım neyle karşılaşacağız... Samim bey atıldı karısından önce: - Olur mu öyle şey, söke söke alırız kızı, sen hiç merak etme. Ahmet heyecanla saatine baktı: - Eh, vakit geldi sayılır artık, haydi çıkalım yola... Hep birlikte çıktılar. Soğuk daha da artmış, her yer buz tutmuştu. Hüveyda Hanım oğlunun koluna girmiş, kaygan sokakta zorlukla yürüyordu. On beş dakikalık bir yürüyüşten sonra Tevfikler'in evine geldiler. Ahmet'in kalbi fırlayacakmış gibi atıyordu. Samim usta besmele çekerek kapıyı çaldı. Tevfik'in gecekondusundan ışık görünüyordu. Biraz sonra kapı açıldı. Şefika Hanım buyur etti misafirlerini. Tevfik odadan çıkmamıştı bile. Oturma odasına girdikleri zaman Samim Ustayı görünce toparlandı: - Vay! Samim Usta, seni beklemiyordum yahu... Samim Usta elini uzattı: - Nasıl beklemezsin Tevfik? Ahmet, oğlum sayılır. Ben gelmeyeceğim de kim gelecek?... Tevfik bu sözlerdeki ince dokunduruşu anlamıştı... Herkes bir yerlere yerleşmişti. Hoş beş etmeye başladılar. İşten, piyasadan konuştular. Havalardan konuştular. Biraz sonra da Elmas kahveleri getirdi. Ahmet'le göz göze gelmemeye çalışıyordu. İki genç de sessizce yerlerinde oturuyorlardı. Hanımlar da kendi aralarında sohbet ediyorlardı. Biraz daha zaman geçtikten sonra çay servisi başladı. Elmas dört dönüyordu ortada. Kek, börek ve tuzlu kurabiye yapmışlardı. Ahmet hiçbir şey yiyemiyordu. Elleri titriyordu. Ara sıra Samim Ustayla Tevfik Efendinin sözlerine karışıyor, bir iki kelimeyle konuya dahil oluyordu. Çay servisi de bittikten sonra Samim usta arkasına yaslandı: - Evet, sıra geldi asıl meseleye... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.