"Hepimiz diken üstündeyiz anne!"

A -
A +

Oğuz annesinin problemsiz bir şekilde izin vermesine hem şaşırmış hem de çok sevinmişti. Adeta haykırdı: - Sahi mi anne! Sen bir harikasın!.. Zaten bir haftacık. Çocuklarla birlikte eğleneceğiz. Betül kaşlarını çattı: - Ama bak, tatsız bir şey yaparsanız külahları değişiriz. Sakın ha içki falan yok. Asla duymayacağım. Güvenimi sarsacak bir şey yaparsan bozuşuruz. Oğuz yerinden kalkıp annesinin ellerine sarılmıştı: - Söz Betül Sultan, en ufak bir yanlış yapmayacağım. Yahu biz doğayla baş başa olmak için gideceğiz. Üç arkadaş, Hakan, Tolga ve ben... Betül oğlunun isimlerini saydığı arkadaşlarını tanıyor, ailelerini biliyordu. İkisi de iyi aile çocuklarıydı. Oğuz'un kolejden arkadaşlarıydı. Başını salladı ellerini Oğuz'un ellerinden kurtardıktan sonra: - Tamam, tamam, şimdi kahvaltını yap... Oğuz çocuksu bir sevinçle haykırdı: - Seni de babamı da çok ama çok seviyorum... Harikasınız... Bu güzel haberi arkadaşlarına vermek için kahvaltıdan hemen sonra giyinip çıktı. Betül sofrayı toplarken onun sevincini düşünüyordu. Bugüne kadar gözünü oğlunun üzerinden ayırmamıştı. Sanki ona bir zarar gelecekmiş gibi etrafına, oğlunun çevresine hep kuşkuyla bakmıştı. Bunda Murat'ın varlığının büyük tesiri vardı tabii ki. Onun olmadık bir zamanda oğlunun karşısına çıkmasından hep korkmuştu. Yaptığının Murat'a karşı haksızlık olduğunu biliyor ama mutlaka kendisini haklı çıkartacak bahaneler bulup bunların arkasına sığınmayı da ihmal etmiyordu. Oğuz'un Doğan Beyle inanılmaz bir baba oğul ilişkisi vardı. Eğer gerçek bir gün ortaya çıkacak olursa bunun Oğuz üzerinde oluşturacağı olumsuz etkinin boyutlarını idrak edebiliyor, bütün korkusunun kaynağını da bu konu teşkil ediyordu... Sofrayı kaldırdıktan sonra evi toparladı ve çantasını alıp dışarı çıktı. Biraz alışveriş yapacak, annesine uğrayacaktı. Naşide Hanımlar Mavi Şehir'de oturuyorlardı. Venedik Evlerine yürüyerek on dakikalık bir mesafedeydiler. İçinde oturdukları evi Şükrü Bey almıştı kızına. Arabasına bindi ve markete gitti. Alışverişi bittikten sonra annesine uğradı. Naşide Hanıma Oğuz'un arkadaşlarıyla tatile çıkacağını söylediği zaman yaşlı kadının yüzünde bir tedirginlik hissetti: - Sen de hep diken üzerindesin değil mi? Ben de öyleyim anne... Naşide Hanım kaşlarını kaldırdı: - Bunca seneden sonra bir şey olmaz Betül, rahat olmak lazım... Benimkisi kuruntu işte... Betül içini çekti. Biraz kilo almıştı. Ama hâlâ güzelliği görenleri etkisine alabiliyordu. - Diken üstündeyiz anne. Sen de ben de babam da Doğan da... Bu da Murat'a yaptığım şeylerin bedeli olsa gerek... Bu tedirginlik ölene kadar benimle birlikte yaşayacak... Naşide Hanım sinirli bir şekilde atıldı: - Ne yapmışsın sen ona? Evlenme de boşanma da herkesin başına gelebilir, bunda garip bir durum yok. Takma kafanı böyle olumsuz düşüncelere... Hayatına bak. Bak iyi bir kocan, aslan gibi bir oğlun var... Betül gülümsedi. Murat'a yaptığı haksızlıkları, suçlu oluşunu bir türlü kabul etmemişti ailesi bunca zamandır. Zaten bütün olanların nedeni onların katı, acımasız tutumları değil miydi?.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.