Her şey birkaç dakikada oldu!

A -
A +

Turgay'ın kamyoneti Ovabükü'nden Hayıtbükü'ne doğru hızla ilerliyordu. Toprak yolda sarsılarak ilerleyen kamyonet homurtular çıkarmaya başlamıştı. Turgay her zamanki gibi süratli kullanıyordu kamyoneti. Hayıt Bükü'nde bir işi vardı. Onu halledip Datça'ya geçecekti. Keskin virajlar insanın yüreğini ağzına getirirdi buralarda ama yılların verdiği tecrübe ile hiçbirine aldırmıyordu Turgay. Tam doruğa çıktığı yerde birden sağ ayağında bir ağrı hissetti. Gayri ihtiyari bastırdı ayağını. Fakat tam gazın üzerinde bulunan ayak hızla bastılınca kamyonet fırladı altından âdeta. Direksiyonu toparlamaya çalıştı ama başaramadı. Savruluyordu araba. Doruktan inişe geçmişti ama virajlı yolda bir türlü direksiyona hâkim olamıyordu. Sürati de oldukça yüksekti. Gayretle sarıldı direksiyona, yan tarafa kıvırdı ama tam o sırada tekerlek bir kayaya çarptı, kamyonet sarsıldı ve zıplamaya başladı. Toparlanamayınca da şarampole yuvarlanıp takla atarak bayır aşağıya yuvarlanmaya başladı... Toz dumana karışmıştı. Bütün bunların oluş süresi ise bir dakika içindeydi. Her şey olup bitip kamyonet tekerlekleri havada bir şekilde bayırın altında durduğu zaman hafif dumanlar çıkıyordu kaportadan. Başka hiçbir kıpırtı yoktu. Uzun bir süre kaldı kamyonet orada. Nihayet yoldan geçen bir araba fark etti. Koşarak yanına gelenler şoför mahallinde yatan adamı görünce dehşet içinde bağrışmaya başladılar: - Burada adam var, kanlar içinde, haber verin, telefon edin! Yarım saat sonra sağlık ekibi ile birlikte gelen polisler biraz uğraşarak çıkardılar Turgay'ı parçalanmış arabanın içinden. Yaşıyordu henüz. Hemen ambulansa koyarak Muğla Devlet Hastanesine götürdüler. Acil olarak ameliyat alınan Turgay iç kanama geçiriyordu. Pelin haberi aldığı zaman evdeydi. Kapıya gelen polisler durumu anlattıklarında haykırarak hazırlanmış hemen polis arabasına binerek Muğla'ya gelmişti. İki saat süren Datça Muğla yolculuğu sırasında durmadan kafasının içinde olaylar dönüyor, hiçbir şeyi birbirine bağlayamadan sadece düşünüyordu. Hastane koridorunda ameliyatın sona ermesini beklerken de durum aynıydı. Nihayet doktor ameliyathanenin kapısında görününce Pelin âdeta uçarak onun yanına geldi: - Elimden geleni yaptım. İç kanama yoğun. Bu arada gözlem altında tutmak zorundayız. Beyinde de kanama olabilir. Şimdilik durumu kritik ama Allah'tan umut kesilmez kızım. Pelin iki kolu yanına düşmüş bir şekilde bakakalmıştı. Yanına gelen bir polis memuru usulca fısıldadı: - Küçük hanım, babanıza ait eşyalar var. Kaza mahallinden topladık. Onları teslim etmemiz lazım size... Polisin peşinden gitti. Turgay'ın cep telefonu, kendi cep telefonu, ehliyet, bir anahtarlıktan ibaret eşyaları aldı, tutanağı imzaladı. Elindeki telefonlara dikmişti gözünü... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.