Ertesi gün erkenden hazırlanıp çıktı Cüneyt. Belediyenin önünde buluştular Saadet'le, evlilik müracaatlarını yaptılar, gereken evrakları tamamladılar. Öğleyi bulmuştu saat işlerini bitirdiklerinde. İki gün sonrası için gün alınmıştı. Saat on bir buçukta nikahları kıyılacaktı belediyede. İki şahit gerekliydi sadece. Cüneyt sevinçten havalara uçuyordu. Genç kızın elini tuttu: - İşte bu kadar, yarından sonra her şey yeniden başlayacak. Yepyeni bir hayat, yepyeni bir güzellik... Genç kız masumca gülümsemekle yetindi. Cüneyt heyecanla devam etti: - Şimdi sen işine git, ben de iş bakacağım. Bir an önce bir iş bulup Ersinlerin evinden ayrılmam lazım. İnsanlara çok yük oldum. Onların da tedirgin olduklarını hissediyorum. Bizi bir süre idare edecek kadar param var yanımda ve banka hesabımda. Bu bir ay kadar bizi sıkıntısızca yaşatır. O arada zaten düzenimizi kurarız. Sana bir balayı sözüm olsun. Durumumuz açıklığa kavuşunca söz veriyorum seni en güzel yere götüreceğim balayı için. Saadet yavaşça mırıldandı: - Benim öyle şeylerde gözüm yok. Ben huzur istiyorum sadece. Sakin, huzurlu bir hayat istiyorum. Cüneyt genç kızı çalıştığı kahvehaneye bıraktıktan sonra iş aramaya başladı. Bir inşaat şirketine girdi önce, kim olduğunu söyledi, şirket sahibi başını iki yana salladı: - Sizin kariyerinizdeki bir insanı ben şirketimde çalıştıramam Cüneyt Bey. Utanırım. Kusura bakmayın, üniversite mezunu bir genci amele gündeliğiyle çalıştırmak sizin kadar benim de ağırıma gider. Şaşırmıştı Cüneyt. Akşama kadar dolaştı. Hiç kimse yanaşmıyordu iş vermeye. Sonunda Mahmut Beyin dükkanına gitti. Mahmut Bey onu görünce gözlüklerini çıkartıp dikkatle süzdü genç adamı: - Ersin yok mu yanında Cüneyt? - Yok Mahmut Amca, ben yalnız çıktım. Müracaatımızı yaptık. Yarından sonra nikahımız kıyılacak. Ama ben saatlerdir iş arıyorum. Burada kimse iş vermiyor adama. Mahmut Bey gülümsedi: - Hayat düşündüğün kadar kolay değil derken sana bunları söylemek istedik oğlum. Çok çabuk pes ediyorsun. Dur bakalım daha... Cüneyt bu yaşa gelmiş olmasına rağmen hayat karşısında gerçekten tecrübesiz olduğunu anlamakta zorlanıyordu. Bugüne kadar hiçbir konuda zorluk yaşamamış, yaşamasına izin verilmemişti. İstediği her şeyi önünde bulmuş, nasıl güçlükle elde edildiğini, bedellerini öğrenmemiş, onlardan etkilenmemişti. Omuzlarını kaldırdı: - Bunun bir çıkarı olmalı Mahmut Amca, size de yük oldum, başınıza bir sürü sıkıntı açtım. Mahmut Bey gülümsedi: - Her koyun kendi bacağından asılır, diye bir laf vardır yavrum. Ayrıca yük falan değilsin bize, sen oğlumuzun arkadaşısın, bizim de yavrumuz sayılırsın. Ama el de olsak kendi çocuğumuz gibi gördüğümüz bir evladın yanlış yapmasını istemeyiz. Ama sen kararını verdin. Allah yolunu açık etsin demekten başka yapacak bir şeyimiz yok... Cüneyt gülümsedi. Usulca "inşallah her şey iyi olur" diye fısıldadı... > DEVAMI YARIN