Ömer, Arzu'nun yanından ayrılır ayrılmaz hemen tekstilciler çarşısına gitmişti. Oradaki işletme sahibi olan birkaç arkadaşıyla görüşecekti. Akşama kadar hepsini dolaşmış ama hiçbirisinden olumlu cevap alamamıştı. Biraz umutları kırılmış bir şekilde artık dönmeye karar verdiği sırada hiç tanımadığı bir firmanın mühendis aradığını belirten ilanını görmüştü. Hemen içeri girdi. Firma sahibi son derece tonton bir adamdı. Küçük bir firmaydı. İki tane atölyesi ve Denizli'de bir fabrikası vardı. Ömer'i gülümseyerek karşılamıştı: - Geç otur bakalım delikanlı, demek tekstil mühendisisin ha? - Evet efendim. - Hiç daha önce çalıştın mı? - Evet efendim. Karaman Tekstil'de görevliyim. Adam başını salladı takdirle: - Karaman ha? Vay be, neden ayrılıyorsun oradan o zaman? Ömer yutkundu: - Uzun hikâye ama dürüst olmak adına anlatacağım size olanları... Ben Arif Karaman'ın oğluyum. Babamın yanından ayrılma sebebime gelince... ∞∞∞ Ömer olanları dürüstçe nakletti adama. Firma sahibi büyük bir merakla dinlemişti genç adamı. Denizliliydi. Egelilere has konuşma tarzıyla zaman zaman söze giriyor ve hayretini belirtiyordu. Ömer sözlerini bitirdiği zaman dudak büküp kaşlarını kaldırdı: - Yani ne diyeyim, çok takdir ettim seni delikanlı. Sevdiğine sahip çıkmak budur işte. Yarından itibaren benim firmamda çalışmaya başlayabilirsin. Ben baban kadar çok para veremem sana ama... Ömer atıldı heyecanla: - Hiç önemli değil efendim. Bize yetecek kadar olsun. Çok istemiyoruz zaten. Yavaş yavaş yapacağız her şeyi. Fuat Köknar ellerini iki yana açtı: - Anlaştık o zaman. Yarın sabah gel, personele girişini yapsınlar. İşine başla. Helal olsun sana. Benim diyen insan bu fedakârlığı yapmaz. Şanslı kızmış... Ömer memnun bir şekilde ayrıldı İnci Tekstilden. Altındaki arabayı da bırakacaktı babasına. Kendi emeğiyle sahip olduğu şeyler dışında her şeyden vazgeçiyordu. Bu kararını babasına bildirmek üzere konağın yolunu tuttuğu zaman güneş batmış, alacakaranlık çökmüştü. Konağın bahçesine girdiği sırada bahçede koşturan yeğenini gördü: - Mert, gel bakalım dayıya, sarıl bir kere. Küçük çocuk koşarak atıldı Ömer'in kollarına. Onu omuzlarının üzerine oturtarak merdivenlere yöneldi. Bütün aile fertleri salondaydı... > DEVAMI YARIN