Nikah son derece nezih bir topluluk arasında yapıldı. Betül gerçekten çok güzel olmuştu. Yuvarlak, önü tüllü bir kep vardı başında. Son derece sade olmasına rağmen oldukça şık bir gelinlik içinde ışıkla parlıyordu gözleri. Elindeki gelin çiçeği beyaz, sarı minelerden oluşmuş bir buketti. Faruk ise siyah, özel olarak ısmarlanarak dikilmiş siyah bir smokin giymişti. Oldukça yakışıklı görünüyordu. Alkışlar arasında tamamlanan nikahtan sonra tebrik faslına geçildi. İstanbul'un ünlü iş adamlarının davetli olduğu nikah töreninin ardından Betül'ün kolları, parmakları, gerdanı mücevherlerle dolmuştu. Kutlamalar sona erince Haşmet Beyin sesi duyuldu: - Evet sayın davetlilerimiz, şimdi hep birlikte diğer salona geçelim ve karnımızı doyurup keyfimize bakalım... Yemek salonundaki muhteşem masa insanın iştahını kabartıyordu. Zekiye Hanım herkesle teker teker ilgileniyordu. Sofrada adeta bir tek kuş sütü eksikti. Herkes kendileri için ayrılan yerlere oturdular. Servis başlamıştı. Gelin ve damat baş köşede yer almışlardı. Salona kurulmuş hoparlörlerden son derece yumuşak bir sesin söylediği ünlü "love story" şarkısı duyuluyordu. Bu sırada Haşmet Beyin yanına yaklaşan hizmetlilerden birisi kapının önünde gazeteciler olduğu haberini verdi. Haşmet Bey hemen o tarafa yöneldi ve basın mensuplarını güler bir yüzle karşıladı: - Çocuklar hoş geldiniz... Ben şimdi gelin ve damadı çağıracağım ve istediğiniz gibi resim alabilirsiniz. Ama ondan sonra bize izin verin lütfen. Davetlilerimizin rahat etmelerini istiyoruz. Ayrıca arkadaşlar sizler için de servis yapacaklar. Hepiniz hoş geldiniz. Gerçekten de Faruk ve Betül gazetecilerin resimlerini çekmeleri için onların yanına gittiler. Sorulan sorulara ellerinden geldiği kadar cevap verdikten sonra Faruk gülümsedi: - Arkadaşlar, çok teşekkürler, şimdi izin verin, misafirlerimizin yanına gidelim. Sizin için arka taraftaki camlı bölmede sofra hazırlandı. Hepinizi oraya davet ediyorum. Yemek geç saatlere kadar sürdü. Herkes hayatından memnun görünüyordu. Bir ara Betül birkaç saatlik eşine eğilip fısıldadı: - Bu gelinliğin içinde bunaldım artık Faruk. Ne zaman bitecek? - Sorma Betül, aynı vaziyetteyim. Şu papyon gırtlağımı sıktı. Gülüştüler. Gecenin sonunda davetlileri kapıya kadar geçirdiler. Yeni evliler ise önce otele, sabahleyin de ilk uçakla İtalya'ya balayına gideceklerdi. Sadece aileler kalmıştı artık. Ayrılık vakti gelince Fehamet Hanımın gözleri doldu. Hayranlıkla kızına bakıyordu. Haşmet Bey atıldı: - Evet çocuklar, Allah sonuna kadar mutlu bir yuvanın sahibi yapsın sizi. Ben düğün hediyesi olarak gelin kızıma bir araba aldım. Siz balayından dönünce hazır olacak. Zekiye Hanım ise gelinine pırlanta bir set takmıştı. Sevgiyle kollarını açtı Betül'e: - Gel sana bir sarılayım kızım, benim gelinim değil kızımsın artık bunu sakın unutma... Herkes kapının önüne çıkmıştı. El sallayarak yeni evlileri uğurladılar. Araba gözden kaybolunca Fehamet Hanım mendiliyle gözlerini sildi: - Allah mutlu etsin inşallah! Hepsi mutluydu. Hep birlikte salona geri döndüler. > DEVAMI YARIN