Tamer bir buçuk ay boyunca her hafta sonu Şevval'le buluştu. Genç kız artık daha yumuşamıştı. O da duygularını frenleyememiş, gittikçe artan bir sevgiyle bağlanmaya başlamıştı genç adama. Son birkaç buluşmada gelecek hakkında konuşmalara başlamışlardı. Yine de Şevval'i tedirgin eden bazı noktalar cevaplanabilmiş değildi. Bunlardan genç kız için en önemlisi sevdiği gencin ailesiydi. Onların ikisinin verdiği bu kararı nasıl karşılayacakları konusunda çeşitli tahminler yürütüyor ama her seferinde bu konunun Tamer tarafından çok fazla önemsenmediğine şahit oluyordu... Kendi amcasına gelince, onun rızasını almayı elbette istiyordu ama Tamer hiç kimseye haber vermeden evlenmek istiyordu. Dallanıp budaklandırmanın anlamı yoktu. İşte tam bu konuları konuştukları zamanlarda Dursun genç kızı yerinden zıplatan haberi getirdi. Şevval'i isteyen kırk beş yaşlarındaki adama söz vermişti Dursun. O gece yemekten sonra yengesi ve amcası kahvelerini içerlerken duymuştu haberi. Dursun çağırmıştı Şevval'i: - Gel bakalım, otur şuraya... Şevval fevkaladeden bir şeyler olduğunun farkına varmıştı hemen, çekingen bir şekilde sedirin ucuna ilişti. Korkulu gözlerle bakmaya başladı amcasına ve yengesine. Dursun uzatmadan söze girdi: - Bir kısmetin çıktı. Eh, zamanı geldi sayılır, on sekiz yaşını bitirdin. Her genç kız gibi senin de bir yuva kurman lazım. Dündar Bey iyi bir adam. Karısı geçen sene ölmüş, iki çocuğu var ama bunlar önemli değil. Hali vakti de yerinde. Rahat edersin. Çocukları seversin zaten sen. Geçinir gidersin... Yengesi Hatice Hanım ise müstehzi bir gülüşle dinliyordu kocasını. Dursun boğazını gürültülü bir şekilde temizledikten sonra devam etti: - Anan baban öldükten sonra seni kendi kızım gibi bağrıma bastım. Düğününü de yapacağım. Benim görevim burada biter. Bundan sonra kocanın evindesin, kocanın sözünü dinleyeceksin. Şevval ağlamamak için kendisini zor tutuyordu. Hiçbir şey söylemedi. Söylese de bir şey ifade etmeyeceğini biliyordu. Dursun devam etti: - Haftaya Dündar Bey gelecek. Onu iyi ağırlayalım. Genç kız "beni o adama vermek için kaç para aldın amca!" diye haykırmamak için zor tuttu kendisini. Amcasının sözünü bitirdiğini anlayınca yavaşça kalktı oturduğu yerden. Kahve fincanlarını toplayıp mutfağa gitti. Sicim gibi yaşlar süzülüyordu yeşil gözlerinden yanaklarına... O gece hiç uyumadı. Bir şekilde Tamer'e haber vermesi lazımdı. Genç adamı hafta sonundan önce göremeyecekti. Genç adamın tezkeresini almasına on beş gün kalmıştı. Heyecan içinde titredi. Zamanı kısıtlıydı. Eğer erken davranmazlarsa durum vahimdi!.. > DEVAMI YARIN