Selim üniversitenin kapısında durmuş nereye gideceğini tam belirleyememiş bir halde içeri giren gençleri dikkatle izliyordu. Sabah erkenden gelmişti. Yaklaşık bir saat süren gözlemden sonra kendi kendine mırıldandı: - Bu böyle olmaz... Burada saatlerce de beklesem hiç tanımadığım kızımı tanıyabilmem, bulabilmem mümkün değil. Bir şeyler yapmalıyım... Karalı adımlarla içeriye girdi. İngiliz Edebiyatı Bölümünün Öğrenci İşleri Ofisinin kapısını çaldı. İçeride kabarık saçlı esmer, kısa boylu, zayıf bir kadın vardı. Kibarca yaklaştı: - Affedersiniz, bir şey öğrenmek istiyorum. Zeynep Türkmen. Sizin bölümünüzün öğrencilerinden... Kendisini nasıl bulabilirim? Kadın dikkatle baktı Selim'e: - Kaçıncı sınıfta? Durakladı Selim. Bilmiyordu kızının kaçıncı sınıfta okuduğunu. Kekeledi: - Şey... tam bir bilgim yok... Kadın şüpheli bir tavırla gözlerini kıstı: - İyi de beyefendi, yüzlerce öğrenci var, ben nasıl yardımcı olurum size? Selim adeta yalvaran bir ses tonuyla atıldı: - Ne olur, yapabileceğiniz ne varsa! Ben babasıyım ve kızımı yıllardır görmedim... Bu bir aile meselesi... Kadın dudak büktü: - Bir dakika... Ne demiştiniz? - Zeynep, Zeynep Türkmen... Bilgisayarın başına geçti kadın. Birkaç dakika sonra tekrar bankoya yaklaştı: - Üçüncü sınıfta... Ama kendisini nasıl bulabilirsiniz onu bilemem. Dışarıda program asılıdır. Ders saatleri ve yerleri belirtilmiştir. Oradan bakabilirsiniz... Selim minnetle gülümsedi: - Çok teşekkür ederim. Bu kadar bilgi sanırım yeterlidir bana. Ofisten çıkıp program panosuna gidip gözlüklerini taktı. Yaklaşık beş senedir yakını görme problemi vardı, o nedenle gözlük kullanıyordu. O günkü dersin yapılacağı yeri öğrenip nerede olduğunu sorarak tarif edilen amfiye doğru yürüdü. Gençler amfinin kapısında gruplar halinde toplanmışlardı. Heyecandan bacakları titriyordu Selim'in. En yakındaki üç kişilik gruba yaklaştı: - Çocuklar, rahatsız ettim, ben Zeynep'i arıyorum, Zeynep Türkmen... Uzun boylu zayıf, yeşil gözlü bir delikanlı cevap verdi: - Bakın şu yeşil bluzlu kız Zeynep'in yakın arkadaşıdır. O bilir nerede olduğunu... Teşekkür etti Selim. Orta boylu, uzun saçlı yeşil bluzlu genç kıza yaklaştı: - Küçük Hanım, ben Zeynep'i arıyordum. Zeynep Türkmen... Aylin kuşku dolu bakışlarla süzdü adamı. Kafasının içinden yıldırım gibi geçiyordu düşünceler. Son günlerde yaşadıklarını biliyordu Zeynep'in. Bu nedenle tedirgin olmuştu... > DEVAMI YARIN