Heyecandan eli ayağına dolandı!

A -
A +

Nermin kardeşinin son cümlesi karşısında telaşlı bir kızgınlıkla bir çığlık daha attı: - Utanmaz, hiçbir şey yapamazsın, bir daha bu eve geldiğini görmeyeceğim senin. Demek mahkemeye vereceksin ha? İşte sen busun, defol, defol çabuk! Ömer yüzünü buruşturarak baktı ablasına. Aynı anne ve babanın çocukları olmalarına rağmen o kadar farklı, o kadar birbirine zıt yaradılıştaydılar ki... Genç adam Hatice'ye döndü: - Babamlar gelince sen olanları anlat Hatice Teyze, babamla konuşmak istediğimi söyle... Bu sözlerden sonra salon kapısında öfkeyle onu izlemekte olan ablasına sinirli bir bakış fırlatıp kapıya doğru yürüdü. Bu evde beklemesinin bir anlamı olmayacaktı. Dışarıya çıkınca derin bir nefes aldı. Güneşli ama Boğazdan esen rüzgârın etkisiyle serin bir hava vardı. Mis gibi deniz kokuyordu her yer. Ağır adımlarla sahil boyunca yürüdü. Hiçbir şey düşünemiyordu artık. Kendini toparlayıp siniri geçtikten sonra bir taksi çevirdi, evinin adresini verdi. Evdekilere olan bitenden bahsetmeyecekti. Hele tam doğuma az bir zaman kala Arzu'nun üzülmesini hiç istemiyordu. Eve varır varmaz kapının yarı aralık olduğunu görüp meraklandı. Usulca itti ve başını uzattı: - Ev halkı! Ben geldim... Kimse yok mu? Arzu, baba? Kadim Efendinin tok sesi duyuldu içeriden: - Koş Ömer... Bir yıldırım hızıyla attı kendini oturma odasına. Kadim Efendi kızının elinden tutmuştu. Arzu sık sık nefes alıyordu. Ömer'e bakıp dudaklarını ısırdı ve mırıldandı: - Vakit geldi hayatım. Genç adam ne olduğunu şaşırmıştı. Eli ayağına dolandı. Arzu ise soğukkanlı bir şekilde oturduğu yerden yönlendiriyordu kocasını. Biraz sonra Kadim bir taksi çağırmış, doğum çantasını Ömer almış, Arzu'nun kollarından tutup taksinin içine oturtmuşlardı Hızla hastaneye hareket ettiler. Derhal müdahale edilen Arzu bekletilmeden doğum odasına alındı. Ömer ve Kadim Efendi şaşkın gibiydi. Her şey çok ani olmuştu. Kadim kaşlarını kaldırdı: - Akşamüzeri tatsızlaştı aniden. Yüzü falan sarardı. Önce pek önemsemedim ama seni yemeğe beklerken hafif bir çığlık attı. Yüzüne baktım endişeliydi. Aradan on, on beş dakika geçti ki yeniden inledi. Sordum. "Bekle baba" dedi. Sonra o inlemeler daha da sıklaştı. "Baba, doğum başlıyor" deyince ne yapacağımı şaşırdım. Sen de geç kalmıştın. Kendi kendime ne yaparım ben diye düşünüp duruyordum. Allahtan tam zamanında geldin evlat... Ömer yutkundu: - Bir işim çıktı son dakika. Aksilik işte... Kadim gülümsedi, eliyle omzunu okşadı damadının: - Takma kafana, Allah yardımcısı olsun artık, emin ellerde! > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.