Hiç­bir şey his­set­mi­yor­du!

A -
A +

Sek­re­ter­li­ğin ka­pı­sı­na ge­lin­ce du­rup de­rin bir ne­fes al­dı. Ka­pı­yı ha­fif­çe vu­rup içe­ri gir­di. Tam kar­şı­sın­da­ki ban­ko­ya doğ­ru yü­rü­dü. Göz­lük­lü, or­ta yaş­lı, kı­sa saç­lı, sa­rı­şın bir ka­dın dik­kat­le Akif'in yü­zü­ne bak­tı: - Ne is­te­di­niz? - Nö­ro­şi­rur­ji ih­ti­sas im­ti­han­la­rı­nın so­nuç­la­rı­nı öğ­ren­mek is­ti­yor­dum. - Adı­nız, so­ya­dı­nız? - Akif Ün­lü­er! Ka­dın ga­yet ya­vaş ha­re­ket­ler­le önün­de­ki dos­ya­yı aç­tı, bir­kaç sa­ni­ye lis­te­ye bak­tık­tan son­ra gü­lüm­se­ye­rek kal­dır­dı ba­şı­nı: - Evet, ih­ti­sas im­ti­ha­nı­nı ka­zan­mış­sı­nız dok­tor bey, teb­rik ede­rim. Ho­cay­la gö­rüş­me­niz ge­re­ki­yor. Ken­di­si ser­vis­te­dir. Bi­ze tem­bih et­ti, iki ki­şi ka­zan­mış za­ten, be­ni, gör­sün­ler de­di. Tek­rar teb­rik­ler. Akif do­nuk bir ta­vır­la te­şek­kür ede­rek ay­rıl­dı sek­re­ter­lik­ten. Hiç­bir şey his­set­mi­yor­du. Ya­vaş adım­lar­la Nö­ro­şi­rur­ji ser­vi­si­ne çık­tı. Ko­ri­dor­da ka­pı­lar­da­ki ta­be­la­la­rı oku­ya­rak iler­le­di. So­nun­da ara­dı­ğı ki­şi­yi bu­la­rak ka­pı­ya yak­laş­tı. Ta­be­la­da Nö­ro­şi­rur­ji ana bi­lim da­lı baş­ka­nı Prof. Ha­lit Pe­ker ya­zı­yor­du. Ka­pı­yı iki de­fa tık­la­ta­rak gir­di içe­ri­ye. Dok­tor Ha­lit Bey kı­sa boy­lu, tık­naz, en­se­sin­de kıv­rı­lan uzun saç­la­rı ve si­yah çer­çe­ve­li göz­lük­le­riy­le ka­riz­ma­tik bir adam­dı. Ba­şı­nı kal­dı­rıp genç dok­to­ra bak­tı. Akif ma­sa­nın önün­de dur­du: - Ben Akif Ün­lü­er, ih­ti­sas im­ti­ha­nı­nı ka­zan­mı­şım ho­cam. Adam ar­ka­sı­na yas­la­nıp yu­ka­rı­dan aşa­ğı­ya süz­dü genç dok­to­ru. - Gel ba­ka­lım, otur şu­ra­ya. Kim­sin, ne­sin an­lat bir he­le... Akif dur­gun bir ta­vır­la gös­ter­di­ği kol­tu­ğa otur­du. - Ben me­zun ola­lı al­tı se­ne ol­du. Pra­tis­yen he­kim ola­rak ça­lış­tım. Sa­lih­li Dev­let Has­ta­ne­sin­de gö­rev­dey­dim. Üç ay ön­ce ay­rıl­dım has­ta­ne­de­ki gö­re­vim­den. İm­ti­ha­na ha­zır­la­na­bil­mek için. Ha­lit Bey dik­kat­le din­li­yor­du genç ada­mı: - Ev­li mi­sin? Akif ir­kil­di. Şa­kak­la­rı atı­yor­du: - Ha­yır de­ği­lim. Ar­dın­dan ba­şı­nı eğe­rek fı­sıl­da­dı: - Ar­tık de­ği­lim. Ha­lit Bey gü­lüm­se­di: - Ay­rıl­dı­nız mı? Genç dok­tor fı­sıl­da­dı: - Ha­yır, ka­rım öl­dü ho­cam!.. *** İş­lem­le­rin ta­mam­lan­ma­sı bir haf­ta ka­dar za­man al­mış ve bir haf­ta son­ra Akif has­ta­ne­de ih­ti­sa­sı­na baş­la­mış­tı. Ge­ce gün­düz de­me­den ça­lı­şı­yor, ga­rip bir hırs­la mes­le­ği­ne sa­rı­lı­yor­du. Pro­fe­sör Ha­lit Bey onun bu hırs­lı ve işin­den baş­ka hiç ama hiç­bir şe­yi önem­se­me­yen tav­rı­nı an­la­ma­ya ça­lı­şı­yor, za­man za­man soh­bet et­mek ba­ha­ne­siy­le ya­nı­na ça­ğı­rı­yor ama onun dış dün­ya­ya ki­lit­len­miş olan duy­gu­la­rı­nı çöz­me­de ba­şa­rı­lı ola­mı­yor­du... > DE­VA­MI YA­RIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.