Hülya'nın sözleri tedirgin etmişti!..

A -
A +

Ahmet masasındaki dosyaları topladıktan sonra sekreterinin getirdiği kahveden bir yudum alıp arkasına yaslandı. Yorulmuştu. Bütün günü toplantılarda geçmişti. Bir an önce eve gidip, sıcak bir banyo yaptıktan sonra ayaklarını uzatıp oturmak için can atıyordu. Kayınpederinin kendini emekliye ayırmasından sonra bütün şirketlerin başına geçmiş ve kısa zamanda Halit Kaya'nın var olan inanılmaz servetini ikiye katlamıştı. Mutluydu. Hem karısını hem de biricik kızını deliler gibi seviyordu. Yıllar önce yaşadığı tüm güçlükleri, bütün hayal kırıklıklarını ve küskünlüklerini geride bırakmıştı artık. Zaman zaman aklına geldikçe içinde hafif bir sızı duyuyordu sadece. Sekreteri, eşinin kendisini aradığını söylediği zaman da içinde bulunduğu durumun huzuruyla, dudaklarında hafif bir gülümseme ile ahizeyi eline aldı: - Canım, nasılsın? - Ahmet, erken geleceksin değil mi? Ahmet karısının ses tonundan fevkalade bir şeyler olduğunu hemen anlamıştı: - Tabii ki erken geleceğim hayatım. Hatta şimdi çıkmak üzereyim. Bir tatsızlık mı var? Hülya'nın tedirgin sesi endişelerini daha da arttırmaya yetmişti bile: - Konuşmamız gereken bir konu var Ahmet. Bir an önce gelsen iyi olur. - Tamam canım, şimdi çıkıyorum. Kırk dakikaya kadar evdeyim. Telefonu kapattıktan sonra hemen fırladı. Kahvesini yarım bırakmıştı. Masasının üzerindeki dağınıklıkları topladı. Gençliğindeki gibi ayni titizliği devam ediyordu. Paltosunu giydi. Odasından çıkıp sekreterine doğru ilerledi: - Kızım şoföre söyle arabayı hazırlasın hemen. Ben eve gidiyorum. - Baş üstüne Ahmet Bey. Holdingin merdivenlerini tercih etti. Mümkün olduğunca asansöre binmemeye gayret ediyordu. Bu kadarcık merdiveni inip çıkmanın bile kendisi için bir spor olduğunu düşünüyordu. Son zamanlarda işlerinin yoğunluğu sebebiyle kendisine pek zaman ayıramıyor, çok sevdiği balık tutma zevkiyle bile uğraşamıyordu. Dışarıda soğuk ama güneşli bir hava vardı. Birazdan güneş batacaktı zaten. Son model siyah arabası binanın önüne gelmişti bile. Şoförün açtığı kapıdan bindi arabaya: - Hemen eve gidelim Turgut! - Baş üstüne efendim. Araba yaylanarak hareketlendi. Biraz sonra İstanbul'un karmaşık trafiğine girmişlerdi bile. Beş sene önce kayınpederi Halit Kaya vefat etmişti. Kayınvalidesi Saadet Hanım ise hâlâ hayattaydı ve sık sık kendilerini ziyaret ediyordu. Hülya'nın ve kendisinin şiddetli ısrarlarına rağmen onlarla oturmayı kabul etmemiş, yıllardır hayatını sürdürdüğü meşhur Kayaların köşkünden taşınmayı reddetmişti. Bu yüzden gerek Ahmet, gerek Hülya onu yalnız bırakmamaya gayret ediyorlardı. Nazlı'ya çok düşkündü Saadet Hanım. Biricik torunu için yapamayacağı şey yoktu. Onu görmeden bir hafta geçiremediği için devamlı gidip geliyordu. Ahmet'in arabası İstanbul Boğazı'nın muhteşem manzarasına paralel yolda ilerleyerek geniş kapılı bir bahçenin önünde yavaşladı. Otomatik olarak açılan demir kapıdan yaylanarak girdi. Az sonra büyük beyaz villanın önünde durdu. Ahmet karısının camda beklediğini gördü. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.