İçinde bir korku belirivermişti!

A -
A +

Aliye yumuşacık yatağında uzun zaman uyuyamadan dönüp durmuştu. Her şey o kadar çabuk olup bitmişti ki, hâlâ olayları derinlemesine düşünemiyor, yaşadıklarının benliğinde oluşturduğu sarsıntıdan fazlasıyla etkileniyordu. İçinde bir korku belirmişti. On iki yaşının verdiği saflık içinde dahi hayatın hiç de kolay olmadığını algılayabiliyor, bundan sonraki mücadelesinde desteksiz ve tek başında olduğunun bilinciyle ürküyordu. Sabaha karşı uyuyabildi. Sabah odasının kapısının açıldığını hissederek açtı gözlerini. Bir an için nerede olduğunu algılayamadı. Şaşkın bir şekilde, uykulu gözlerle bakındı etrafına. Kendisine sevgiyle gülümseyen Mübeccel Hanımı görünce bir gün önce yaşananları hatırlayıverdi. Mahcup bir şekilde o da gülümsedi yattığı yerden. - Günaydın Aliye'ciğim, senin daha uzun uzun uyumanı isterdim ama bugün çok işimiz var. Haydi kalk, kahvaltımızı edelim, sonra dışarı çıkacağız. Hemen fırladı yatağından Aliye. Elini yüzünü yıkayıp en yeni elbisesini giydi. Geçen kış dikmişti annesi bu elbiseyi. Çekinerek salona geldi. Müşerref Hanım sofranın başına oturmuştu. Mis gibi kızarmış ekmek kokuyordu. Aliye'ye tebessüm etti: - Günaydın güzel kızım, rahat uyuyabildin mi? Başını salladı Aliye: - Uyudum efendim. Teşekkür ederim. - Aferin sana. Haydi bakalım karnımızı doyuralım, sonra avukat Harun Beye gideceğiz. Senin için neler yapabiliriz bakalım. Tam bu sırada telefon çaldı. Aliye telefonu bir tek muhtarın evinde görmüştü. Mübeccel Hanım açtı telefonu ve açar açmaz da sevinçle haykırdı: - Necla, güzel kızım sen misin? Tabii, tabii geldiler. Aliye burada karşımda. Şimdi kahvaltı edeceğiz. Sonra da Harun'a gideceğiz. Ne yapılabilir bir bakalım. Biraz daha konuştuktan sonra gülerek Aliye'ye baktı: - Tabii burada vereyim de konuş. Ahizeyi küçük kıza uzatarak: - Gel Aliye, öğretmenin seninle konuşmak istiyor kızım, dedi. Aliye hemen fırladı. Hayatında ilk defa telefonla konuşacaktı. Ahizeyi dikkatle aldı eline kulağına dayadı. Necla Hanımın sesini sanki yanı başındaymış gibi duyuyordu. - Nasılsın Aliye? - İyiyim öğretmenim, teşekkür ederim. Anam nasıl? - Annen de çok iyi merak etme. Sen kendine bak, burayı hiç düşünme kızım. - Peki öğretmenim. Anama selam söyleyin... Telefonu uzattı Mübeccel Hanıma. Yaşlı kadın vedalaşarak kapattı. Gülümsedi Aliye'ye: - Sevindin değil mi Aliye? Küçük kız memnun bir şekilde başını salladı. Sevinçle mırıldandı: - Anam da iyiymiş, çok sevindim... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.