O geceyi rahat geçirmişti Nihal. Bebeği yanında yatıyordu. Doktor akşama doğru gelmiş, dikkatle muayene etmişti her ikisini de. Sonra doğrularak genç annenin yüzüne bakarak: - Her şey çok iyi. Yarından sonra gidersin. Yarın da kal burada. Ben sana neler yapacağını tek tek anlatacağım. Bundan sonra seni bayağı yoğun günler bekliyor. Çocuk büyütmek kolay değildir. Nihal başını sallamıştı: - Sağ olun doktor Hanım... - Bu arada ben gerekli evraklarını hazırlayayım. Biliyorsun doğum masraflarını sigorta karşılıyor. O konuda endişen olmasın kızım... Sabah saat altıda hemşirenin uyarmasıyla uyandı Nihal. Heyecanla hemen bebeğine baktı. Mışıl mışıl uyuyordu Ahmet Nejat. Süt saati gelmişti. Hemşirenin yardımıyla oğlunun karnını doyurdu. Sonra kendi kahvaltısını yaptı. Uzandı yatağına. Hastane hareketlenmeye başlamıştı. Saat on buçuğa doğru oda kapısı açıldı ve Büyükşehir Belediyesinden Sibel Hanımın başı gözüktü: - Nihal, hayırlı olsun kızım... - Sibel Abla.... Allah sizden razı olsun, siz olmasanız ben bunları göremezdim... Sibel Hanım gülümseyerek yaklaştı, eğilip iki yanağından öptü genç anneyi: - Delirme kız! Bırak şimdi bunları, ben şu küçük oğlanı bir göreyim. Sabah doktor hanım telefon edip haber verdi. Hiç beklemeden çıkıp geldim. Bebeğin yattığı küçük yatağa döndü: - Aman da aman, maşallah sana, sen ne güzel şeysin böyle... Sonra başını Nihal'e çevirdi: - Sana gazete falan getirdim sıkılmayasın diye... Biraz da para vereceğim, hiç itiraz etmeyeceksin. Ayağa kalktıktan sonra nüfus işlerini hallederiz... Nihal durgunlaştı: - Sibel Abla ben de onu düşünüyordum, nüfusu nasıl çıkacak? - Sen onu merak etme, senin soyadın yazılacak. Kanun değişti artık. Baba hanesinde sadece bir isim olacak. Merak etme o işleri... Birlikte hallederiz. Çantasından bir tomar gazete çıkartıp bıraktı yatağın üzerine. Cüzdanından da bir miktar parayı genç kadının yastığının altına soktu. - Bir şeye ihtiyacın olursa beni ara, haydi şimdi işimin başına döneyim. Sibel Hanım gittikten sonra Nihal yatağın üzerindeki gazetelere uzandı. Bir tanesini açıp göz gezdirdi. Gazetenin ikinci sayfasını açtığı anda gözüne ilişen bir haber ve bir resim bütün kanını dondurmuştu bir anda. "Ünlü iş adamı Haşmet Bayraktar'ın oğlu Faruk Bayraktar İş adamı Nafiz Demircan'ın kızı ile muhteşem bir düğünle evlendi." Faruk ve karısının el ele tutuşmuş, mutlu bir şekilde gülümseyen bir de resimleri vardı. Nihal'in dudakları titriyordu. İçinde bir sızı hissetti. Canı yanmıştı. Bir kez daha baktı resme. Altındaki haberi bir daha okudu. Acı bir gülümseme belirdi dudaklarında: "Allah mesut etsin seni Faruk... Allah mesut etsin!.." > DEVAMI YARIN