Cüneyt telefonu kapattıktan sonra dudaklarını ısırdı. Yine cesaret edememişti babasıyla konuşmaya, yaşadıklarını onunla paylaşmaya. Annesi ölmeden önce de iletişim kurmakta zorlanırdı babasıyla. Aracı olan hep annesi olurdu. Onun ölümünden sonra durum daha da kötü olmuştu. Kamil Beyin kalıplarından çıkması mümkün değildi. Kararlarını çabuk ve acımasızca alıyordu çünkü. Karşısındaki hiç kimseyle duygudaşlık kuramıyordu. Onun için geçerli olan kendi kurallarıydı. Olması gerekeni beyninde şekillendirmişti ve o şekillerde meydana gelecek en ufak taşmalara dahi asla izin vermiyordu... Cüneyt aldığı kararı paylaşmak istemişti babasıyla... Saadet'e yaptığı teklif genç kız kadar heyecanlandırmıştı onu da. Zaman geçtikçe bu kıza bağlandığını fark ediyordu. O gece piknikte konuşulanların hiçbirini paylaşmamıştı arkadaşıyla. Kendisine saklamıştı. Sabah erkenden de babasını aramıştı. Çılgınca bir karar verdiğini biliyordu ama mutlaka Saadet'le evlenecekti. Hem de hemen. Aslında daha genç kız cevap vermemişti. Konuşmalarının sonunda Cüneyt'in teklifinde gerçekten son derece ciddi olduğunu anlayan genç kız izin istemişti. Biraz düşünmesi için zaman gerekiyordu. Mademki bir mantık teklifiydi bu zamanın kendisine tanınması kadar doğal bir şey olamazdı. Cüneyt de kabul etmişti bu isteği. Makul bir süre bekleyebileceğini belirtmiş ve konuyu öylece bırakmışlardı... Pencereye doğru yürüdü. Gözlerini ufka dikerek öylece baktı maviliklere. Hafif kıpırtılar vardı denizin yüzeyinde. Güneş ışıkları renkli pırıltılar oluşturuyordu kıpırdayan dalgalar üzerinde. İki küçük balıkçı teknesinin motor sesleri duyuluyordu. İçinde büyük bir boşluk hissetti. Yüreğinin bir kenarında var olan tedirginlikleri söküp atabilmek için neler vermezdi ki!.. Hayatı boyunca kendi başına verdiği kararlarda yaşamıştı bu tedirginlikleri. Hep "babam ne diyecek?" korkusunun oluşturduğu huzursuzluklar içinde içine sindirememişti hayatı. Bu sefer korkularını bir kenara atıp yapmak istediğini yapacak, yaşamak istediğini yaşayacaktı. Giyinerek bahçeye indi. Ersin de kalkmıştı. - Günaydın abi? Nasılsın? İyice yorulmuşuz dün. Ben deliksiz uyudum. Gülümsedi Cüneyt. İçindeki coşkuyu artık taşıyamayacağını fark ediyordu: - Ben Saadet'e evlenme teklif ettim Ersin! Ersin gözlerini kırpıştırdı. Şoke olmuş gibiydi: - Ne dedin birader? Evlenme mi? Cüneyt başını salladı: - Sakın olumsuz bir şey söyleme. Çok düşündüm. Senin hayatına baktım, bana gelecek için yapmayı düşündüğün şeyleri anlattığında imrendim sana. Ben de bu küçük kasabada veya bunun gibi bir yerde bir yuva kurup hayatımı sakin bir şekilde devam ettirmek istediğimi anladım. Bunu ancak Saadet gibi bir kızla gerçekleştirebilirim. Senin çevren falan deme bana. Benim çevremde böyle bir hayatı kabul edecek tipte bir kız yok Ersin. Beni anlayacağını umuyorum. Ersin dikkatle bakıyordu arkadaşına: - Haklı olabilirsin ama Saadet çok naif bir kızdır Cüneyt. Onun incinmesini asla istemem. Baban ne diyecek bu işe? Benim bildiğim Kamil Şanlıdağ asla izin vermez. Cüneyt kararlı bir şekilde baktı arkadaşına. Sesinin tonu oldukça sertti: - Bu benim hayatım Ersin... > DEVAMI YARIN