İçinde tuhaf bir sıkıntı vardı... -72-

A -
A +

Gençler yine doluştular arabaya. Emre Can iyi günler dileyerek uzaklaştı. Orhan garip bir duyguyla baktı onun ardından. İçinde bilmediği tuhaf bir sıkıntı vardı. Bu delikanlının gözlerinde bir aşinalık farketmişti. Bakışları, gözlerinin anlamı hiç yabancısı olmadığı bir manzaraydı. Gülümsedi kendi kendine: "Ben de nerelerden neler çıkartıyorum..." Tekrar işinin başına döndü. Artık tamirhanenin ustası olmuştu. Feyyaz bey çok ihtiyarlamış, tamirhanenin yönetimini olduğu gibi ona bırakmıştı. İşin kazancını her ay götürüp kendi eliyle teslim ediyordu. Yanında dört kişi daha çalıştırıyordu. Hâlâ aynı gecekonduda oturuyor, tek başına hayatını sürdürüyordu. Mürşide hanım beş sene önce ölmüştü. Orhan çok yıkılmıştı onun ölümüyle. Günlerce ağlamıştı sessiz sessiz... Kendisini büyüten, şefkat gösteren sıcacık bir insandı. Onun anısını daima içinde taşıyordu. Son derece sert görünüşlü bir adam olmuştu. Saçları artık bembeyazdı. Hayatı tamirhaneyle evinin arasında geçiyordu. Ertesi gün sabah erkenden dükkanı açtı Orhan. Her zamanki gibi kahvaltı niyetine sıcak bir poğaça ile çay içti. Yeni bir gün başlamıştı. Çok geçmeden işçiler de geldi. Mustafa hâlâ yanındaydı. Kocaman adam olmuş, iki sene önce evlenmişti. Kendi köylerinden bir kız almış, anasıyla birlikte oturuyorlardı. Çok yaşlanmıştı anası. Orhan onun okumasını çok istemişti ama şartlar elvermemişti... Saat ona doğru Emre Can'ın beyaz arabası kapıya yanaştı. Bu sefer yalnızdı. Siyah dalgalı saçları, gözündeki buram buram kalite kokan gözlükleriyle çok yakışıklıydı. Orhan içinden: "Allah anasına babasına bağışlasın..." diye geçirdi. Delikanlı ona yaklaştı: - Dün olanlar için özür dilerim usta. Arkadaşım biraz çiğlik etti. Kusuruna bakmayın. Getirdim arabayı. Orhan bu sevimli delikanlıya babacan bir tavırla gülümsedi: - Tamam aslanım. Önemli değil, alışkınız biz çeşit çeşit insan görmeye. Bırak arabayı, en kısa zamanda bitirmeye çalışacağım. Yarın bir uğra istersen. Sanırım yarına kadar hallederim. Emre Can saygıyla gülümsedi: - Tamam usta, elinden geleni yaparsan sevinirim. Ben yarın gelirim. Ama akşam üstü, okulum var çünkü. Orhan saçlarını düzeltti eliyle: - Okuyorsun demek? Nerede? - Hukuk Fakültesindeyim usta. Daha birinci yılım. Adam dalgın bir şekilde mırıldandı: - Anan baban şanslı insanlar evlat, oku, başka türlü olmuyor. Ben okuyamadım. Yanarım hâlâ. Emre Can hayretle büyüyen gözlerini alamadı ondan: - Usta garip adamsın vesselam.. Orhan güldü: - Neden garip olayım evlat? Ben de herkes gibi bir adamım işte... Emre Can oradaki taburelerden birini çekti, keyifle oturdu: - Biraz vaktim var, seninle sohbet çok tatlı. - Bir de çay söyleyeyim sana o zaman. Çıraklardan birine iki çay ısmarladı. Emre Can sordu: - Çoluk çocuk var mı? DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.