İçindeki huzursuzluk had safhadaydı!..

A -
A +

Cüneyt genç kızın ellerini tutmuş yalvarıyordu: - Ne olur Saadet, ne olursun, böyle ortada bırakamazsın beni, ben kendime güvenmesem hiç böyle bir şeye kalkışır mıyım? Neden bana inanmıyor, neden bana güvenmiyorsun? Böyle kestirip atamazsın beni... Betül Hanım gittikten sonra Cüneyt kendini toplayıp Saadet'in yanına gelmişti. Genç kızı arka tarafta gözleri ağlamaktan kızarmış bir şekilde bulunca korktuğu şeyin olduğunu anlamıştı. Betül Hanım Mahmut Beylerden çıktıktan sonra Saadet'in çalıştığı kahvehaneyi bulmuş ve genç kıza bütün zehirlerini boşaltmıştı. Cüneyt şimdi hep ağlayan ve durmadan "bu iş bitti, başlamadan bitti" diye mırıldanan genç kızı ikna etmeye çalışıyordu. Saadet gözyaşlarını ince narin parmaklarıyla silerek baktı Cüneyt'in yüzüne: - Neden sana inanayım Cüneyt? Neden ablana inanmayayım? İkinizi de tanımıyorum. Cüneyt yaklaştı genç kıza: - Hani sana en başında "neden ben?" diye sorduğun zaman bir şey söylemiştim. Önsezi!.. İçinden gelen ses ne diyor Saadet? İçgüdülerin ne diyor? Bana inanmak zorundasın Saadet, ablam da babam da elbet böyle davranacaklar, onlar benim onların her dediğine "peki" dememe alışmışlar. Kendilerine göre sınıfsal düşünceleri var. Ama benim için hiçbiri önemli değil, ben mesut olacağım insanla yaşamak istiyorum. Hiç olmazsa beni tanımak için denemek zorundasın. Saadet kuşkulu gözlerle baktı genç adama. Birkaç saniye düşündü: - O zaman bir tek şey isteyeceğim senden. Cüneyt heyecanla bağırdı: - Ne istersen, sen ne istersen... - Hemen yarın müracaat edeceğiz, hemen evleneceğiz. Evimizi kurmak, ihtiyaçlarımızı gidermek, bunlar sonra olacak. Hemen evleneceğiz, kabul mü? Cüneyt'in gözleri parlamıştı. Bağırdı sevinçle: - Hemen bir tanem... Yarın sabah ilk işimiz hemen müracaat etmek olacak. Hiç beklemeye gerek yok. Mesai saati bitmeseydi şimdi giderdik. Bu teklif Saadet'e göre bir sınamaydı. Onun yüzünde göreceği en ufak bir tedirginlik her şeyi bitirecekti. Genç adamın ne kadar ciddi olduğunu, ne kadar kararlı olduğunu kendi aklınca böyle bir imtihana tabi tutmuştu. Cüneyt, başarıyla geçmişti imtihanı... - Yarın müracaattan sonra hemen iş aramaya başlayacağım. Ne iş olursa yaparım. Sen de bir süre devam edersin çalışmaya. Bir süre ama. Sonra halimiz vaktimiz düzene girince evinin kadını olursun. Göreceksin her şey öyle güzel olacak ki... Hiçbir şeye aldırma... Saadet kuşkulu gözlerle dinliyordu genç adamı. Kabul etmişti ama içindeki huzursuzluk had safhadaydı. Gözlerini genç adamdan kaçırdı: - Korkuyorum Cüneyt, nasıl bir işin içine girdim bilmiyorum. Genç adam onun ellerini tuttu yeniden: - Korkma, ben yanında olduğum süre içinde korkacak hiçbir şeyin olmayacak!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.