İçindeki korkuyu atamıyordu!..

A -
A +

Sermet köye giden minibüsün ön tarafına oturmuştu. Kafası artık iyice yatmıştı. İşin hayaller kurma tarafına gelmişti sıra. "Bulurum bir iş koca İstanbul'da... Herkese iş var da bana mı yok?" diye düşünüyordu. Hayatında yapacağı bu değişikliğin kendisine iyi geleceğini düşünüyordu. Hayırlısıyla şu toprağı da iyi bir fiyata elinden çıkartabilirse her şey iyi olacaktı. Umutla bakıyordu verdiği karara. Kadriye ise umutsuzdu. Korkutuyordu onu büyük şehir. Bugüne kadar türlü şeyler dinlemişti büyüklerinden. Çocukları için korkuyor, kendisi için korkuyor, yuvası için korkuyordu. İçindeki sıkıntı yerleşip oturmuştu yüreğine, gitmek bilmiyordu. Cesaretini toplayıp itiraz etmeyi düşünmüştü ama bir faydası olmayacağını adı gibi biliyordu. Bir bilinmeze doğru yelken açmanın başlarına neler getirebileceğini tahmin ediyor ve içi sızlıyordu. Onun durgunluğunu fark eden Harun dikkatle baktı annesine: - Ana, hasta mısın? - Değilim oğlum... - Neyin var? Kadriye içini çekti. Konuşacak kimsesi yoktu. Dertleşecek kimsesi yoktu. Akıl danışacak kimsesi yoktu. - İstanbul'a gidecekmişiz oğlum. Baban evimizi oraya taşıyacak. Harun'un gözleri parlamıştı: - Deme ana! Sahi mi söylersin? Onun çocuksu heyecanına kızamadı Kadriye. Gülümsedi: - Sahi söylerim ya! Sevindin mi? Harun mutlulukla dayandı arkasına: - Sevindim ana! Koca şehir İstanbul. Kadriye dalgın bir şekilde uzaklara baktı. Odanın penceresinden Genç Dağları görünüyordu. - İnşallah her şey iyi olur oğlum. Kocaman dediğin şehir bizi yutmasın da... Harun endişe ile baktı annesine. Yerinden kalkıp yanına geldi. Elini tuttu anasının: - Korkma ana... Ben korurum seni. Seni de korurum, kardeşlerimi de... Kimse bizi yutamaz. Sevgiyle okşadı oğlunun başını Kadriye. Bağrına bastı onu: - Umarım öyle olur oğlum. Daha çok küçük, çok savunmasızsınız. Harun merakla sordu: - Babam ne iş yapacak orada ana? Omuzlarını kaldırdı Kadriye: - Bilmem ki oğlum, bir şey bilmiyorum ben de senin gibi... Harun gözlerini kıstı: - Belki babam düzelir orada ana. Belki iyi bir adam olur. Seni dövmez. Bize kızmaz. İçini çekti Kadriye. Sıkıca sarıldı oğluna. O sırada odaya giren Azize onları o şekilde sarmaş dolaş görünce koşarak atladı anasının kucağına. Harun bir kahkaha attı: - Bu kız çok fesat ana. Hiç bizi rahat bırakmıyor... Kadriye iki evladını da kollarının altına alıp gözlerini kapattı. İçindeki korkuyu bir türlü atamıyordu... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.