Esra sabah uyandığından beri odasındaki aynanın karşısındaydı. Belki on tane kıyafet denemiş, hiçbirinde karar kılamamıştı. Sonunda saatin epey ilerlediğini düşünerek bir tanesini seçti. Saçlarını akşamdan yıkamış ve sarmıştı. Hafif bir makyaj yaptı. Kitaplarını da almayı ihmal etmeyerek odasından çıktı. Necile Hanım Dilek'in misafir geldiği akşamdan beri çok az konuşuyor, devamlı düşünüyordu. Kızının hazırlandığını görünce usulca sordu: - Nereye Esra? - Bugün arkadaşlarımla ders çalışacağız anne, vizeler başlıyor, hazırlanmam lazım. Necile Hanım sesini çıkartmadı. Zaman zaman arkadaşlarıyla toplu halde ders çalışmasına alışıktı kızının. - Geç kalma yavrum. Biliyorsun bugün baban erken gelir. - Tamam anneciğim, üzme kendini sen. Heyecanla ayakkabılarını giyerek çıktı evden. Necile Hanım derin bir nefes aldı. İçindeki sıkıntı boğuyordu. Hiçbir şey konuşmamıştı Hakan'la o geceden sonra. Ama iki gündür sabahlara kadar yatağın içinde dönüp duruyordu. Bir tek kocası farkındaydı onun halinin. Bir gece önce neredeyse sabaha karşı uyumuştu ikisi de. Usul usul konuşmuşlardı Hakan ve Dilek hakkında. Ağlamıştı Necile Hanım. - Göz göre göre ateşe atlıyor Cahit Bey... Nasıl izin veririz buna? Cahit Bey bir müddet cevap vermemişti bu soruya. Sonra sakin bir sesle konuşmuştu. Karısının elini tutarak: - Karşı çıkarsak evladımızı kaybedeceğiz Necile. Hakan hayatında ilk defa öyle bir ses tonuyla karşı geldi bize. Gözü kapalı şimdi tamamen. Zaman belki bizim lehimize işler. Belki görür gerçekleri oğlumuz. - Ya göremezse Cahit Bey, ya göremezse? Omuzlarını kaldırmıştı yaşlı adam: - Bir musibet bin nasihatten iyidir, derler Necile. Eğer karşı koyarsak oğlumuzu kaybedeceğiz. Buna benim yüreğim dayanmaz Necile. Yüreğim dayanmaz. Hayattaki tek varlıklarım sizlersiniz. Sizin birinizi kaybedersem yaşayamam ben. Necile Hanım düşünceli bir şekilde gözlerinden süzülen yaşları silmişti parmaklarının ucuyla: - Onu her halükârda kaybedeceğiz Cahit Bey. Adam irkilerek bakmıştı karısına: - Deme öyle Necile... Deme öyle... - Biz anlaşamayız o aileyle, kızı gördün, kötü bir şey söylemek istemiyorum ama çok farklı yetişmiş. - Sakin olmamız lazım Necile. Zaman ne gösterecek bilinmez. Hayırlısıyla şu işin içinden de çıkmamızı nasip etsin Allah. Dua edeceğiz, başka çaremiz yok. - Biz aşık atamayız onlarla be Cahit Bey!.. Yaşlı adam düşünceli bir şekilde mırıldanmıştı: - Gücümüzün yettiğince Necile'm... Bunlar da insan. Gözleri var görüşleri var... Olmayanı isteyecek değiller ya bizden. Yeter ki oğlumuz mutlu olsun... Biz olmasak da olur. Karı koca birbirlerini teselli etmeye çalışmışlardı ama ikisi de korkuların içinde boğuluyorlardı! > DEVAMI YARIN