Son bir saat de yıldırım hızıyla geçip gitti. Zaman gelince Ayhan bey bavulları indirdi aşağıya. Bir taksi çevirmişti. Arabasını da satmış olduğu için taksiyle gideceklerdi havaalanına. Bütün eşyalar yüklendikten sonra genç adam yukarıya çıktı tekrar. - Safiye, geçerken seni eve bırakacağız. Biz oradan devam edeceğiz. Boynunu büktü Safiye. Hiçbir şey hissetmiyordu. Sanki bir el gelip bütün duygularını bedeninden söküp almıştı. Bilinçsizce ortalıkta dolaşıyor, yapması gereken işleri yapıyordu. Ayhan beyin sesiyle irkildi: - Haydi bakalım hanımlar... Gidiyoruz. Evi kilitleyip anahtarı ev sahibiyle anlaştıkları gibi kapıcıya bıraktılar. Evin yeni sahibi oradan alacaktı anahtarını. Hülya hanım heyecan içinde İpek'i kucakladı: - Haydi bebeğim, yeni dünyaya uçuyoruz artık... Taksiye bindiler. Safiye, Hakan'ı kucağına oturtmuş, sessizce bekliyordu. Boğazına düğümlenen hıçkırıkları zapt edebilmek için olağanüstü bir gayret sarfediyor, dudaklarını ısırıyordu. Fakir mahallesindeki gecekondusunun önüne geldikleri zaman Ayhan bey indi önce. Safiye'nin inmesine yardım etti ve: - Hakkını helal et Safiye. Al, bu kâğıtta benim Amerika'daki adresim var. Zarfın üzerine yazarsın buradakilerin aynısını. Benim elime geçer. Bir problem olursa bildir. Elimden geldiği kadar yetişmeye çalışırım sana. Kendine, Hakan'a iyi bak kızım. İpek'i merak etme. O çok mutlu olacak, söz veriyorum sana. Safiye başını salladı: - Biliyorum Ayhan ağabey, içim rahat o bakımdan. Allah yolunuzu açık etsin. Güle güle gidin. Döndü. Arabanın yanında, kucağında İpek'le kendisine bakıyordu Hülya hanım. Ona yaklaştı: - Allah senden razı olsun abla, elimden tuttun benim, zor günümde yanımda oldun. Her şey gönlünün arzuladığı gibi olsun. Hakkını helal et sen de bana. Hülya hanım kucağındaki bebeği kocasına verdi, bütün hızıyla sarıldı Safiye'ye. İki kadın da ağlıyorlardı. Öptü onu yanaklarından. Sonra omuzlarından tutup gözlerinin içine baktı: - Seni kardeşim gibi sevdim Safiye. Sen de bana hakkını helal et, benim hakkım sana helal olsun canım. İpek benim herşeyim, ona gözümün bebeği gibi bakacağım. Okutacağım, senin istediğin gibi bir insan yapacağım. Söz veriyorum sana. Gözyaşları içinde başını salladı Safiye. Sonra usulca döndü. Ayhan beyin kucağındaki bebeğine doğru yürüdü. Onu şefkatle kucağına aldı. Yüzüne baktı uzun uzun. Sanki onun bütün hatlarını beynine kazımak istermişçesine dikkatli bir bakıştı bu. Sonra usulca öptü, kokladı, bağrına bastı: - Yolun açık, bahtın aydınlık olsun yavrum. Ne diyeyim başka... Karı-koca, Hakan'ı da öptüler. Ayhan bey cebinden bir miktar para çıkartıp uzattı Safiye'ye: - Al kızım bunu da... Yanında bulunsun. Safiye teşekkür ederek aldı parayı. Az sonra hızla uzaklaşan taksinin ardından el sallıyordu. Araba gözden kaybolana kadar salladı elini. Artık kendisini tutmak için zorlanmayı bıraktı. Hıçkırıkları esaretten kurtulmuş makhumlar gibi saldırdılar. Omuzları sarsılıyor, nefesi tıkanıyordu. Hakan'ı kucakladığı gibi eve girdi. Kendini divana attı. Sarsıla sarsıla ağlamaya başladı. Hayatının en acı gününü yaşıyordu bugün. DEVAMI YARIN