Gül heyecanlıydı. Uğur onun dudaklarının titrediğini fark ederek gülümsedi. Genç kız devam etti: - Burada küflenip gideceğiz. Ben artık bu yoksul hayatı istemiyorum. Hiç istemedim zaten. Düşünmeye hiç gerek yok! Anneme de bahsetmeyiz merak etme. Kardeşim de ben de burada, bu şartlar altında yaşamak istemiyoruz. Uğur memnundu. Arkasına yaslandı: - O zaman mesele yok çocuklar, bana gereken şeyler sizin nüfus kayıt örnekleriniz, resim, okul belgeleriniz. Bunları anneniz duymadan halledebiliriz sanıyorum. Şimdiden haber verip onu heyecanlandırmaya hiç gerek yok. Siz bana resim getirin, okulunuzdan da belge alın. Öğrenci olduğunuza dair belge! İki kız da telaşlı bir sevinç yaşıyorlardı. Uğur gecenin geri kalan kısmında kızlarına Almanya'yı anlattı. Onların ilgisini çekebilecek ne varsa abartarak bahsediyordu. Almanların hayat tarzlarını, gençlerin neler yaptıklarını, nasıl eğlendiklerini, okulların nasıl olduğunu... Daha sonra kendi yaşadığı evi anlatmaya başladı. Bahçe içinde tek katlı büyük bir evde yaşıyordu Uğur. Özellikle son yıllarda kurduğu şirketin durumu iyiye gitmeye başlayınca evini tadilata sokmuş, tepeden tırnağa yenilemişti. Dört odası bir salonu vardı evinin. Salonda büyük bir şömine bulunuyordu. Bahçeye bakan cephe boydan boya camdı ve bahçesinde mini bir yüzme havuzu vardı. Diğer odalar ise en az salon kadar büyüktü. İpek heyecanla bağırdı: - Hepimizin ayrı odası mı olacak? Uğur gülümsedi: - Tabii ki, kocaman insanlarsınız, hepiniz bir bireysiniz, artık hayatınızda kendinize ait bir şeylerin olması şart. Paylaşılacak şeyler var, paylaşılmayacak şeyler var... İki kız da bugüne kadar annelerinden duymadıkları şeyler duyuyorlardı Uğur'dan. Her ikisi de yaşanacak hayatın büyüsüne o kadar kaptırmışlardı kendilerini, bugüne kadar olan biten hiçbir şeyin muhasebesini yapamıyorlardı. Neriman'ın ne düşüneceği, ne hale geleceği ise hiçbirinin umurunda değildi. Uğur ekledi: - On sekiz yaşınızı doldurduğunuz zaman söz veriyorum ikinize de birer araba alacağım. İki kız el çırptılar sevinçle. Bugüne kadar bilmedikleri, tanıyalı henüz birkaç saat olan babaları artık onların gözünde çok büyüktü. O babanın tüm hayatları boyunca bir kere bile kendilerini aramamış olması, doğduklarında yüzlerini bile görmek istemeden çekip gitmesi, büyümelerinin hiçbir evresinde yanlarında olmaması gibi şeyler umurlarında bile değildi. Yemeklerini bitirdikten sonra Boğazda, deniz kenarında bir kafeteryada kahve içtiler. Gül ısrarla babasının kaldığı yeri görmek istedi. Uğur bir taksi tutarak onları kaldığı otele götürdü. Bu kadar lüksü ve zenginliği görünce kendilerinden geçmişlerdi. Neden sonra Uğur saatine baktı: - Haydi kızlar, şimdi sizi evinize götüreyim, annenizi kızdırmayalım. Yarın yine gelip alacağım sizi. Biraz alışveriş yaparız. Yine birlikte oluruz. Ardından ekledi: - Bugün konuştuklarımız ve aldığımız kararlar aramızda. Sakın ağzınızdan kaçırmayın. Her ikisi de bağırarak söz verdiler. Eve dönüşlerinde neşe içindeydiler. Apartmanın önüne geldikleri zaman Neriman'ın apartman kapısında beklediğini gördüler... > DEVAMI YARIN