Murat eliyle yaşlı kadının alnını tuttu. Ahraz Kadın titrediğini fark ettirmemek için dişlerini sıktı. Nabzını tekrar kontrol etti. Sonra Pelin'e döndü: - Şimdi sakinleştirici bir iğne yapacağım. Bu gece rahat uyur. Ama mümkün olduğunca dinlensin. İşe falan kalkışmasın. Yarın yeniden uğrayacağım. Pelin minnetle teşekkür etti: - Çok sağ olun Murat Bey, gerçekten bizim için büyük bir şans oldunuz... Bu baygınlığın sebebi ne olabilir? - Bunun sadece stres olduğunu düşünüyorum. Ahraz Ana çok rahat bir insan değil. Kendisini kasıyor. Nedenini bilmiyoruz ama çok huzurlu değil... Kapıya doğru yürüdüler. Pelin başını salladı: - Evet, yaşadıkları kötü şeyler... Bir şekilde acısı çıkıyor işte. Bu konuşmayı kapının önünde yapıyorlardı. Elini uzattı Murat: - Hoşça kalın, her şeyin yanı sıra harika vakit geçirdim. Sizinle sohbet etmek çok hoş. Bir gün ben de sizi ağırlamak isterim ama benim kaldığım yer bir göz oda. Karakolun lojmanı gibi bir yer ama pek öyle oturup kalkılacak yer değil. Pelin samimiyetle güldü: - O zaman siz de bize gelirsiniz. Ne zaman arzu ederseniz buyurun. Benim için de farklılık oluyor... Murat genç kızın gözlerinin içine baktı bir süre. Belki bir iki saniyelik bir bakıştı bu ama her ikisi de iliklerine kadar titrediler göz göze gelince. Aralarındaki kıvılcımın farkına varmış olacaklar ki her ikisi de mahcup bir şekilde gözlerini kaçırdılar birbirlerinden. Pelin dudaklarını ısırdı: - Görüşmek üzere! diye fısıldayarak içeri girdi. Murat hayatından memnun bir şekilde bahçe kapısının önünde bekleyen cipe doğru yürüdü. Emir eri hemen fırladı ve kapıyı açtı: - Gidelim Cafer... Cip hızla uzaklaştı köy yolunda. Pelin perdenin ucunu bıraktı. Girdiğinden beri camın bir kenarından dışarıya bakıyordu. Hemen yaşlı kadına döndü. Gülümsedi: - Duydun Ahraz Ana, hiç itiraz yok. Seni Murat Beyle birlikte iyi edeceğiz inşallah. Hani bir laf vardır, "iyi olacak hastanın, doktor ayağına gelirmiş" diye... Aynen öyle. Ben komutanın hekim olduğunu bilmiyordum. Dün aşı yapmaya gelince öğrendim. Şaşırdım. Ahraz Kadın sert bir bakışla süzdü genç kızı. Dudakları hafifçe kıpırdar gibi oldu. Pelin fark etmedi bunu. Konuşmasına devam ediyordu o. - Çok efendi bir genç. Hoş çocuk... Bana iki laf edecek bir insan çıktı işte. Ama sakın alınma bu sözlerime. Seninle de çok mutluyum ben... > DEVAMI YARIN