İliklerine kadar titrediğini hissetti!

A -
A +

Bir dahaki çarşı iznine kadar aradan geçen bir hafta boyunca Tamer bir saniyesini bile Şevval'i düşünmeden geçirmedi... Genç kızın varlığı artık beyninde bir takıntı haline gelmeye başlamıştı. Onu düşünmeden edemiyor, onunla ilgili planlar kuruyor, bu sağlıksız saplantısını da aşk diye yorumluyordu... Ona sorarsan âşık olmuştu. Hem de bir yıldırım aşkıydı bu. Bugüne kadar istediği her şeyi elde etmeye alışmış olan bu zihniyet başka bir arzusunu gerçekleştirmek için en uç noktalardaki tavizleri veriyor, bu takıntıyı da sevgiyle özdeşleştirip yalan yanlış tahliller yapıyordu... Kafasına Şevval'i elde etmeyi koymuştu bir kere... Bunun yapacağı tahribatı hiç düşünmeden, evlilik kurumunun ciddiyetini dikkate almadan fütursuzca davranıyordu. Şevval ise tedirgindi. Korulukta yaptıkları son konuşmadan sonra iyice huzursuz olmuştu genç kız. Kendi kendine itiraf etmese bile bu özel ilgiden hoşlanıyor, Tamer'in yaptığı teklifin samimiyetinin gerçek olmasını istiyordu. Bugüne kadar boş yere hayaller kurmuş bir kız değildi. Hayata gerçek yönüyle bakmanın insanın daha doğru davranmasına sebep olduğuna inanıyordu. Hem genç kızın hayal âlemi oluşturacak kadar geniş bir dünyası hiç olmamıştı. Artık geceleri yatağına girdiği zaman eskisi gibi gününün en sakin ve en kendine ait dakikalarının rahatlığını yaşayamıyordu. Yüreğinde, beyninde bir huzursuzluk vardı. Nitekim bu tedirginlik ev halkının da dikkatini çekmişti. Bir sabah yengesinin tiz sesiyle irkildi: - Hey, kendine gel Şevval Hanım, bu dünyada değil gibisin, bu ne dalgınlık? Korkuyla silkelendi. Çay demlerken bir kaşık çayı demliğe değil çaydanlığın içine boşaltmıştı. Suçlu bir ifadeyle baktı yengesinin yüzüne: - Dalmışım yenge, çok özür dilerim... Hatice Hanım kaşlarını çattı: - Genç kızın dalması hayra alamet değildir, ayaklanıp başıma dert olmayasın... Aslında seni fazla tutmamak lazım, neme lazım, bir an önce baş göz edelim ki rahat bir nefes alalım... Bu sözlere hiç cevap vermedi Şevval. Hemen yaptığı hatayı tamir etmeye koyuldu. Bu durumlarda Tamer'e daha da çok kızıyordu. O gece yengesi ile amcasının konuşmalarına kulak misafiri olunca tedirginliklerine bir yenisi daha eklenmiş oldu. Dursun yakınlardaki bir köyden kırk beş yaşında bir adamın Şevval'e talip olduğunu söylüyordu. Hatice ise ısrarla kocasını iknaya çalışıyordu. - Hiç düşünme, hemen ver gitsin, bekletip turşusunu mu kuracağız, yarından sonra başımıza kalacak. Ayıkla pirincin taşını o zaman, isteyen de olmaz belli bir zaman sonra. Hiç düşünme, evet de... Benden söylemesi... Şevval iliklerine kadar titrediğini hissetti. Dursun'un sözleri onu daha çok korkutmuştu: -Dur hele, adamla anlaşma yapacağım. Epey zengin. Biz de emeğimizin karşılığını alalım!.. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.