"İnan bana hiç pişman olmazsın"

A -
A +

Nazan Hanım ve Mahmut Bey haberi duydukları zaman hem sevindiler hem de tedirgin oldular. Kamil Şanlıdağ'ın nasıl bir adam olduğunu her ikisi de gayet iyi biliyorlardı. Mahmut Bey Cüneyt'i karşısına alarak aşağı yukarı Ersin'in söylediklerini tekrar etti. Cüneyt'in karşısına çıkartılan her tür görüşe verecek bir cevabı vardı. Sonunda onun verdiği karara saygısını ve ciddiyetini anlamış olacaklar ki fazla bir şey konuşmaya gerek duymadılar. Mahmut Bey gülümsedi: - Ne diyelim oğlum, o zaman hayırlı olsun demekten başka çare kalmıyor. Ama babana haber ver bence. Mademki artık kararlarını kendin vermek istiyorsun, bunu ilk göstereceğin insan baban olmalıdır. Eğer bunu gizlersen o zaman ciddiyetin şüpheye düşer. Cüneyt şaşkınlıkla baktı arkadaşının babasına. Söylediklerinin ne kadar haklı şeyler olduğunu anlıyordu. - Merak etmeyin Mahmut Bey Amca, babama haber vereceğim. Ersin gülümsedi: - İlk raunt başlıyor desene! Gülüştüler. Bütün olumsuzlukları bir kenara bırakıp kahvaltı boyunca güzel şeyler konuştular ve planlar yaptılar. En heyecanlı olan Tülay'dı. Kahvaltıdan sonra sofrayı bile toplamadan fırladı evden. Doğruca Saadet'in çalıştığı kahvehaneye gitti. Genç kız işinin başındaydı. Tülay'ı görünce kıpkırmızı oldu. Hemen patronunun yanına giderek biraz izin istedi. Ellerini önlüğüne kurulayarak geldi arkadaşının yanına. Tülay heyecan içindeydi. Makineli tüfek gibi konuşmaya başladı: - Kız aşk olsun! Bana neden söylemedin, Cüneyt Abi sana evlenme teklif etmiş! Ne diyeceksin? Sabah anneme babama da söyledi. Ay, çok sevindim. Harika bir insandır Cüneyt Abi, kendi abim kadar çok severim. İnan bana hiç pişman olmazsın. Saadet gülmeye başlamıştı. Tülay merakla sordu: - Ne gülüyorsun ayol? - Biraz nefes al Tülay, konuşurken boğulacaksın! Cüneyt mi anlattı bütün bunları? Tülay bir sandalye çekip oturdu: - Evet, sabah ağabeyimle konuşuyordu, sonra hepimize söyledi. Burada yerleşecekmiş, burada bir iş kurmayı düşünüyor. Burada huzur buluyormuş. Kız, bahçe düğünü yaparız artık. Ne giysem acaba? Saadet sakin bir şekilde dinliyordu arkadaşını. Sonunda dayanamadı: - Daha cevap vermedim Tülay! Daha karar vermedim. Hiç tanımıyorum Cüneyt'i... Tülay hayal kırıklığına uğramış gibiydi: - Aaa... Saçmaladın şimdi... Ne var düşünecek, ben kefilim diyorum sana. Harika bir insandır. Çalışkandır, ciddidir, hem çok da yakışıklı biliyorsun... - Yakışıklılık yeterli mi sence? - Ay... Annem gibi konuştun sen de... Ne olur kabul et kız! Şu yaşadığın hayata bak! Hayatın kurtulur. Bir yuvan olur. Hem Cüneyt Abi çok zengin bir adam. Rahat edersin. Saadet irkildi. Başını iki yana salladı: - Bu temeller üzerine yuva kurmam Tülay, eğer kabul edersem sadece Cüneyt'in kişiliği etkili olacaktır!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.